3. İZİ KALAN ANILAR

83.1K 4.8K 2.3K
                                    

AHZAR-

3. İZİ KALAN ANILAR

Geçmiş.

Dün yaşananlardan sonra eve kendimi atmam, ağlamalarımı yutmam çok sürmemişti. Anneme hiçbir şey çaktırmamak için özel bir çaba içine girmiştim. Neyseki sonunda o günü de atlatmıştım.

Sabah olduğunda yine erkenden olan dersime gelirken aklımı her şeyden temizlemiş olsamda biraz hasta hissediyordum sadece kendimi. Dün yağmurun altında kaldığım için olmalıydı. Korhan Yağız Asraner aptalı yüzündendi. Yağmura kalmıştım ve dönüş yolu boyunca da yağmur tepemdeydi. O ise lüks aracına binip hızla uzaklaşmıştı, ağlarken bir an dönüp ona baktığımda en son yaptığı şey buydu. Bir an bile dönüp bana bakmamıştı. Başımı iki yana salladım, bakmasına gerek bile yoktu ki... bu ne saçma bir düşünceydi?

"Ara versek iyi olacak," diyen ses Deniz'e aitti, ben düşüncelere dalmışken bakışlarımı ona diktim o an. "Hasta görünüyorsun."

Şimdi öğle arası ders anlatmak için hep geldiğim o kafeye gelmiştik, uzun sürmüş ve ara versek bile iki saatimizi burada ara ara sohbet muhabbet ederek ama çoğunlukla ders çalışarak geçirmiştik.

Başımı hafifçe salladım. "Verelim," dedim elimde tuttuğum kalemi sayfaların üzerine koyarak sırtımı geriye yasladım.

Deniz iyi bir çocuktu. Zengin, kültürlü ve sınıf ayrımı yapmayan, sadece derslerine odaklı biriydi. O zekiydi ve bu üniversiteyi bursla kazananlardan biriydi. Deniz garsona işaret verirken garson saniyeler içinde yanımızda belirdi. "Buyrun," dedi yavaşça.

"İki sıcak çikolata alabilir miyiz?" diye sordu beni şaşırtarak. Kahve isteriz sansam da şu soğuk havada bana en iyi gelecek şeydi sıcak çikolata...

Garson onaylayan mırıltılarla yanımızdan ayrılırken elalarım üzerime kaydı. Buz mavisi bir palozzo pantolon, siyah bir kalp yaka kazak, siyah botlarımla iyi sayıldığıma karar verdim. Bugün çekilişle kazandığım o imkansız gelen epilasyonun son randevu günüydü ve daha rahat giyinmem de bu yüzdendi. Ünlü kaliteli bir yerdi, hayattaki tüm şansımı o çekilişle kazanmıştım. Bir randevu bile kaçırmadan son randevuya ulaşmışken haklı bir şükür vardı ûzerimde.

Ben düşüncelerimin ipini bulamazken tam karşı masamıza yerleşen yine onları gördüm. Dört erkek üç kız... Bunlar hep böyle mi takılıyordu? Yerlerine oturduklarında her birinin yüksek zenginlikte olduğunu bile anlardım o an, tek bakışta her şey ayırt edilebilir haldeydi. Ben sadece bir anlık dikkatimi çekince onlara bakarken yeşillerine rast gelince simsiyah gözlerinin üzerimde olduğunu fark ettim. Karartılı gözleri, gergin omuzları ve keskin yüz hattıyla orada bana bakıyordu. Bakışlarımı kaçırdım anında.

Deniz yanımdaki sandalyede oturuyordu ve gözlerim kahvelerine çıktı saniyeler sonra. Gülümsedim ona. "Ders anlatımda çok iyisin," dedi konu açmak ister bir hali vardı. "Ses tonun, anlatışın, adapte edişin... çok iyiydi."

"Anladıysan sevindim."

"Anladım tabi canım," dedi aniden sonra bir an duraksadı. "Canım derken... öyle lafın gelişi."

Onun bu haline gülerken başımı iki yana salladım. "Biliyorum," diye konuştum iyi hissetmesi için.

Biz kendi halimizde muhabbet ederken sıcak çikolatalarımızda gelmişti. İçim ısınıyordu her yudumda, havalar buz gibiydi şu sıralar hele ki. Deniz kendi hayatından, hedeflerinden bana bahsederken onu dikkatle dinlemeye özen gösterdim. Uzun boylu, yakışıklı biriydi de, üstelik çalışkandı. Kalbi de güzel bir çocuktu, bana da ilgisi vardı... bunu hissediyordum ama ben onun tatlı biri olduğunu düşünsemde bu çocuk bana iyi arkadaş olabilirdi sadece.

AHZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin