Saatlerdir odamdayım.
Belki yaptıklarının gereksiz olduğunu falan düşünürler diye kös kös oturmuş bekliyordum.
Ağlamaktan gözlerim şişmişti ve etrafının kanlandığına da emindim.
Gerçekten kızını her ne kadar sevmese de büyütüp beslediğin insanı bırakması onun için bu kadar kolay mıydı?
Hangi baba kızını kendi eliyle bir başkasına verirdi?
Tabii ki bizim babamız.
Aklım almıyor yani, nasıl böyle bir durum için beni başkalarına verebilirlerdi? Hiç mi vicdanı ya da bana acıması yoktu, ne yapabilirdim ki tanımadığım bir adamın evinde ve koynunda?
Aniden kapımın açılmasıyla irkilerek düşüncelerimden sıyrıldım.
Gelen babamdı, şaşırmamıştım ama umutla gözlerle bakmayı da kesemedim, belki şaka olduğunu veya bana acıdığını söylerdi.
Dövülmeye hastanelik olmaya bile razıydım şu an.
"Ablan yarın hastaneden çıkıyor öğlenden sonra gibi kocan gelir gelinlik ve damatlık bakmaya gidersiniz." Dediğinde tüm umutlarım bitmişti.
Kocan kelimesi durmak da benim için bardağı taşıran son damla olmuştu, reşit bile olmadan kızını tanımadığın bir adamla evlendirmek de neydi ya? "Birkaç saat önce kimseyle evlenmeyeceğimi yeterince keskin bir dille dile getirdiğimi düşünüyorum ben."
"Evleneceksiniz ve kocan olacak." Babam aklıma kazımak için sertçe söylemişti.
"Saçmalama baba ne olursun, kimse benim kocam falan değil." Sesim titremeye başlamıştı.
"Evlenince de aynısını söylemeni tavsiye ediyorum güzel kızım." Güzel kızım.
İlk kez duyduğum bu kelimeyi benden kurtulmak için çaba gösterirken söylemesi o kadar acıydı ki benim için.
"Daha reşit değilim beni nasıl evlendirmeyi düşünüyorsun Allah aşkına, iyi misin sen? Bak ne olursun bir kez daha düşün baba." Beni döveceğinden adım kadar emindim ama yine de çabalıyordum bir şekilde.
"Gayet iyiyim onların tanıdığı bi nikah memuru olacak, yani gayet de rahat bi şekilde evleneceksiniz hiç dert etme." Dedi pişkin pişkin.
Az kaldı çıldıracağım.
"Baba bak lütfen şu para neyse toplayalım, gerekirse ben geceli gündüzlü uyumadan çalışırım. Ama ben kimsenin evinde yaşamak istemiyorum." Dizlerine kapandım başımı dizine yasladım. "Ne olursun baba, yapma ne olur."
Yalvarmak mı? Gerekirse evet, çünkü gerçekten tanımadığım bir insana yar olmak istemiyordum.
Babam yüzünden erkeklere güvenim hiç olmadığı kadar kırılmıştı, normal bir erkek arkadaşım dahi yoktu babamın yaptıkları yüzünden. Babam yaptıysa herkes yapar düşüncesiyle kimseye yaklaşamıyordum. Şimdi biriyle evlenecek olma düşüncesi beni intihara itecek kadar çok korkutuyordu.
"Sen değil miydin bizden kurtulmak isteyen bak işte eline fırsat geldi, daha ne zırlıyorsun?" dedi. "Ayrıca çek o kafanı bacaklarımdan kötü şeyler yapmak istemiyorum.
"Baba ikisi aynı şey değil ki. Lütfen, kimse ile evlenmek istemiyorum ben." İlk kez babam beni böyle görüyordu. Haliyle birazda olsa şaşırmıştı çünkü beni yerde tekmelerken bile ona bu kadar yalvarmamıştım. "Yalvarırım, sen ver parayı ben ay ay çalışıp sana parayı ödeyeceğim." Elini tutmak için uzandığımda yüzüme hızlı bir tokat geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
Teen FictionZemheri belki herkesin aklında karakıştan ibaret olabilirdi fakat benim bildiğim Zemheri sıcacık bir yaz gününden farksızdı. Her geç kızın babasında bulduğu sıcaklık ve ilgiyi ben tanımadığım bir adamda bulmuştum, dünyalar ise benim olmuştu. İg;hira...