Arabada geçen yarım saatlik yolculuk sonunda güzel bir verandası olan iki katlı bir villanın önünde durduk.
"İn bakalım ufaklık."
"Hı?"
"Geldik ufaklık, in hadi."
Arabanın kapısını ağır ağır aralayıp dışarı çıktım. Zamir de siyah Passat'ın açık camlarını kapatıp yanıma geldi. Eve doğru yürümeye başladık.
"Sence evimiz nasıl küçük?" Dedi ağzının içinde.
"Çok güzel." Neden bana böyle bir soru sorduğunu anlamasam da olumlu yanıt vermiştim.
"Hmm." Zamir'in ses tonunda hiç duymadığım, hissetmediğim bir huzur vardı. Sanki o beni tüm kötülüklerden korur gibiydi.
Ben bu aptal hisse küfrederken çoktan evin kapısına gelmiştik. Zamir kapının kilidini açtı ve geçmem için eliyle işaret yaptı.
İçeri geçip ayakkabılarımı çıkardım.
Zamir'de yanımdaki vestiyerin kapağını açıp içerisinden mor siyah ayaklarımdan bi numara büyük olan terliği yere bıraktı.
"Bu konuda biraz takıntılıyım sanırım." Dedi sakin bir ses tonuyla.
"Hım hım." Diyerek onayladım ve terliği ayağıma giydim. Ayağıma biraz büyük gelmişti.
"Küçük, ayağın kaç numara senin? Evimdeki en küçük terliği vermeme rağmen büyük oldu." Dedi ve bir şeyi yanlış söylemiş gibi yüzünü ekşitti "Evimiz."
Kalbim hızla çarpmaya başladı. Onunla aynı evde olmak da huzur veriyordu.
Hadi ama, ben gereksiz samimiyetten de huzuru simgeleyecek her şeyden de nefret ederdim.
Bu adamda beni kendisine çeken bir şey vardı.
Düşüncelerimi boş vermeye çalışarak eve göz gezdirdim.
Ev gördüğüm üzere genel olarak siyah dekore edilmişti.
Salona geçtiğimizde Zamir siyah tekli koltuğa oturup televizyonu açarken ben ayakta yalı kazığı gibi dikiliyordum.
"Otursana küçük, ne diye dikiliyorsun orada?"
Yavaş adımlarla siyah tekli koltuklardan bir diğerine oturdum.
Televizyonun etrafını saran kocaman bir kitaplık vardı. Her türden kitap olması içimdeki heyecanı çoğaltıyordu. Kalkıp kitaplara göz atmak istiyordum ama bunu yapacak cesaretim yoktu sanırım.
"Bakmak istiyorsan çekinmeden bakabilirsin ufaklık, burası bizim evimiz." Zamir sanki içimi okuyor gibi konuştuğunda gülümsemiştim.
Tam kitaplığa yöneliyordum ki arkamdan bir 'miyav' sesi duyana kadar.
Ufaklık!
Hemen arkamı döndüm, kedi beni görünce bana doğru koşmaya başladı. Saatler önceki halinden eser yoktu.
"Güzelim." Diye mırıldandım i harfini uzatarak.
Kediyi kucağıma alıp tekrar deminki koltuğuma oturdum ve kediyi de iki bacağımın üstüne koydum. Kedi asla durmuyordu. Ön iki patisini göğüslerime koymuş yüzümü öpüyordu. Ağzımdan küçük bir kıkırtı çıktı sonrasında kafamı Zamir'e çevirdim. Sanki onun huzuruymuşum gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
Novela JuvenilZemheri belki herkesin aklında karakıştan ibaret olabilirdi fakat benim bildiğim Zemheri sıcacık bir yaz gününden farksızdı. Her geç kızın babasında bulduğu sıcaklık ve ilgiyi ben tanımadığım bir adamda bulmuştum, dünyalar ise benim olmuştu. İg;hira...