4.Bölüm

877 30 8
                                    

Güven ve huzur çok önemli kavramlardır. Her ne kadar birbirlerine çok benzeseler de çok farklı kavramlardı. 

Huzur her an her yerde hissedebilirdi insanlar. Bir evde, bir telefon görüşmesinde, bir kitapta, bir eşya bile bizim güvende hissetmemize sebep olabilirdi. 

Fakat güven duygusunu her yerde, her zaman ve her kişiye karşı hissedemezdiniz. 

Güvenin oluşması çok zordur. 

Bazen seneler geçse bile bir yere veya bir kişiye güvenemezsiniz. Fakat bazen bir ayda veya bir günde bile bazı insanlara güven duyabilirsiniz.

Güven duyacağımız insan her şekilde kendini belli ederdi. Aynı şekilde güven duymayacağımız insanda belli ederdi. 

Peki ben neden Zamir'in olduğu yerde hem huzuru hem de güveni hissediyordum?

Bida âşık ol istersen Feriha.

İç ses sırası değil.

Odama doğru ilerlerken babam kolumdan yakalayıp "Sende evleneceğin günü bekliyordun herhalde, baksana saat kaç oldu yeni geliyorsun." Dedi tükürürcesine bir sesle. Hayır yani bu adamda sanki ben güle oynaya gitmişim gibi davranıyordu ya, ben çıldırıyordum.

Bizi evden postalayanın o olduğunu söyler misin bebeğim?

İstediğin bu olsun iç ses.

"Beni yollayan sendin. Hatırlatmalı mıyım baba?"

"Bana bak senin o dilin çok uzadı, eski günlerdeki gibi bi adam yapma beni." Dediğinde sinirlenmemek elde değildi. 

Eskisi gibi bir adam derken de iki gün öncesinden bahsediyor oluşu aşırı komikti. 

Eski günlerdeki gibi değildi de ne değişmişti? Bu yaşıma kadar hissedemediğim baba sevgisini mi hissetmiştim?

Hayır.

Beni başkasıyla evlendireceğini duyduktan sonra ona susup tahammül etme seviyem zaten iyice yerlerde bir seviyeye inmişti. 

"Dilim uzarsa ne olur? Döver misin? Hadi ama daha önce yapmadığın şeymiş gibi konuşmayı keser misin artık. A yoksa elimi mi kırarsın? Doğru onu daha on bir yaşındayken yapmıştın. Söyle!' Yapmadığın ne varsa söyle bana, hemen yapalım."  Sonlara doğru sesimi yükselttiğim için hafif kaşları çatılmıştı 

"Sen benimle nasıl konuşuyorsun lan?" Diye gürledi. Ardından burnuma atılan yumrukla burnumdan kanlar akın akın akmaya başladı. 

"Beni böyle ucuz numaralarla korkutabileceğini mi sanıyorsun cidden?" Diye hırladım. "Aşağılık bir adamsın sen. Kızını evlendirecek kadar hem de. Kızını daha on yaşındayken komalık edecek kadar. Bi kere bile saçını okşamayacak kadar aşağılık bir adamsın."  Bağırdığımın farkına susunca varmıştım.

İçim o kadar doluydu ki ne kadar konuşsam ne kadar bağırsam ne kadar haykırsam da içim rahatlamayacaktı.

On yedi senemi yiyişine konuşuyordum şu an. 

Ben değil, on yedi sene boyunca herkesten gizli ağlayan yanım konuşuyordu.

Ben değil, on yedi sene boyunca yaralarını ve korkularını gizleyen kız konuşuyordu tam şu an. 

 "Bak hala konuşuyor." Diye bağırdı. 

Bu sefer karnıma yediğim sert tekme sendelememe sebebiyet vermişti. Son anda duvardan deste kaldığım için düşmemiştim

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin