26. Bölüm

444 20 41
                                    

Tekrardan selaammm.

Keyifle okuyacağınıza çok eminim ama yine de keyifli okumanız dileğiyle.

***

Kalbim olduğundan çok daha hızlı ve düzensiz atıyordu.

Bilerek mi yapıyordu bunu?

Onun yüzünden bir gün gerçekten kalpten gidecektim.

Kollarımı daha sıkı sardım onun beline.

Hani bazen bir anda kalmak o anı tekrar tekrarda olsa yaşamak istersiniz ya. İşte ben o andayım.

Babamdan kurtuldum, abim yanımda, çok tatlı bir ailem var. Tek sorun ablamdı onun da üstesinden Zamir'le her şekilde geleceğimi biliyordum. Tek istediğim bu an da kalmaktı. Sanki zaman akmaya devam ederse benim canım çok yanacak, dertler sorunlar kaldıramayacağım hale gelirmiş gibi hissediyordum. Şu an da öyleydi ama Zamir vardı. Peki ya Zamir giderse? Ne yapacaktım o zaman hiç bilmiyordum.

Orada ne kadar süre öylece kaldık bilmiyordum. Bir süre sonra Zamir saçlarımı okşamaya başlamıştı sonrasında gözlerimi kapayıp onunla gezebileceğimiz güzel anılar biriktirebileceğimiz şeyleri düşünmüştüm.

En son Zamir konuşmaya başladı. "Hadi artık sahadan çıkalım saat geç oluyor."

Kafamı kaldırıp ona baktığımda gözlerindeki huzurunu görebiliyordum. Onay verir anlamda kafamı salladıktan sonra dışarıya çıkıp bir müddet sahanın dışına doğru yürümeye başladık.

Çıkışa vardığımızda Yiğit zıplamaya başlamıştı. "Zümra başkan! Sen kazandın değil mi başkan!" Diye şakıyordu.

"Kazandım reisim, kazandım!" Diye bağırarak ona doğru koşmaya başladım. Tam yanına geldiğimde kollarını hızla girmem için iki yana açtı. Bende hızla kolları arasına girerek bedenini kollarım arasında sıktım.

Huzuru bu zamana tek erkekte aramıştım ben, o kişi de babamdı. Hiçbir zaman babam bana şu anki üç erkeğin verdiği huzuru verememişti. Artık bu huzuru bana veremediği için üzülmeyi bırakmıştım çünkü soyadları karakıştan ibaret olan üç erkek değil bana karakış olmak benim için güneşi gece bile doğurmaya hazırlardı. İyi ki de hazırlardı, iyi ki de benimlelerdi.

"İyi ki Yiğit, iyi ki varsın." Diye mırıldandım başımı göğsüne yaslarken.

"Sen de cüce, sen de." Diye mırıldandı kafama minik öpücük bırakırken. "Şimdi!" Dedi heyecanla kollarımın arasından çıkarken. "Bize iki forma borçlu! Hahayt!" Diye haykırıyordu.

"Ne forması?" Diye sordum şaşırarak. Bana kimse formadan bahsetmemişti.

"Bana kaliteliler kalitesi Beşiktaş forması sana ise ezikler eziği Galatasaray forması alacaklar. Öyle ikna ettim." Dedi otuz iki diş sırıtarak.

Aslında bakınca güzel bir anlaşmaydı.

"O zaman ben Zümra'ya üç forma alacağım çünkü normalde de ona zaten forma alacaktım." Zamir araya girince kaşlarımı çatmıtım. 

"Ya saçmalama üç tane formayı ne yapacağım? Iki tane alın yeter işte." Boş yere para harcamakta üstüne yoktu bu çocuğun. 

"Ha bir eksik almışım ha bir fazla ne değişecek?" Dedi sinirli bir havayla.

"Ne dersem deyim o kararın değişmeyecek, değil mi?" Diye sordum kararının değişmeyeceğini bilerek.

"Aynen öyle." Diye mırıldandı kafa sallayarak.

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin