17. Bölüm

475 22 2
                                    

Zamir'in söyledikleriyle yerime mıhlandım.

Bir müddet terasında adım sesleri işittim ardından belimde el. Zamir elini belime koymuştu ve arkamda dağdan daha sağlam duruyordu.

"Bana bak oğul, bu orospuyla görmeyeceğim seni, gerekirse boşanacaksın. Ailemde giyinmeyi bile bilmeyen bir kadın olamaz. Babası sevmemişse vardır kanında bir kahpelik, sana gelmez bu ar namus kadın." Diyen Zamir'in babasının sözleriyle gözlerim dolmaya başlamıştı. Kendimi zaten babama karşı sürekli olarak güçsüz gösteriyordum. Şimdi bir de Zamir'in babasına gösterirsem Zamir bu sefer beni istemez gibiydi.

"Giyimim için bana orospu deme hakkını size hiçbir zaman sunmadım, lütfen haddinizi aşacak imalarda bulunmayın. Beni oğlunuzla evlendirmek isteyen sizdiniz şimdide benimle böyle konuşamazsınız." Dediğimde gözümden düşen iki damla yaş beni her ne kadar öyle göstermez istemesem de güçsüz kılıyordu.

"Baba son tek bir kelime, ağzından bir tek kelime bile çıkarsa senin için kötü olacak. Bu sana kinci ikazım, üçüncüsü olmaz

"Orospu olduğunu bilseydim almazdım seni oğluma. Hem oğul, el alemin bakmadığı it için beni karşına mı alıyorsun?" Altay Bey Zamir'in laflarını umursamadan her ikimize de yanıt vermişti.

Gözlerimdeki yaşlar artık sürekli olarak akmaya başlamıştı. Zamir kafasını yavaşça bana çevirdi, ağladığımı göründe sinirle derin bir nefes aldı.

Haklıydı bana babam ve annem bakmamış, savunmamıştı neden onlar bakıp savunsun ki?

Beni Zamir'den ayıran güçlü kollar dolanmıştı omzuma ve belime kafamı baktığımda gördüğüm kişi Yiğit'ti.

"Takma onları yengem, hadi gel, biz seninle dışarı çıkalım." Dediğinde Zamir'e çevirdim kafamı.

Kafasıyla onay verince Yiğit'in kolları arasından çıkacaktım ki Zamir'in babasının elindeki şeye takıldı gözüm. Korkuyla çığlık atarken Yiğit kollarını bana biraz daha sıkı sardı.

Elinde bir silah tutuyordu ve silahın ucu Zamir'e çevriliydi.

Ardından Zamir'in de silahını çıkardığını gördüğümde dizlerimin bağı gerçek anlamda çözülmüştü. Yiğit tutmuyor olsaydı eğer, yere düşerdim ve tekrar kalkamayacak kadar dizlerimin bağı çözülmüş olurdu.

"Babasının ona göstermediği sevgiyi ona sen de gösterebilirdin baba? Hem de seneler önce. Ona olan zaafımı bilmene rağmen böyle söylemen hoşuma gitmedi." Zamir'in sözleri bittikten sonra Akın abinin de terasa sert adımlarla girip silahını babasına doğrulttuğunu gördüm.

"Zamir! Saçmalamayın babanız o sizin, benim için değmez, gerçekten. Lütfen indirin elinizdekileri oyuncak değil." Dedim gözyaşları içerisinde.

"Şşhh." Diyen Yiğit bana daha sıkı sarılarak terastan çıkardı.

Aşağı kata indiğimizde bizi gören Meltem abla endişeyle yanımıza geldi.

"Ne oldu yukarıda? Zümra'nın bu hali ne Yiğit?"

"Yenge sonra anlatacağım, Zümra iyi değil onu evine götüreyim abim gelene kadar başında bekleyeyim Akın abim anlatır zaten sana olanları." Diyen Yiğit kapıyı açtı ve koca evi arkamızda bıraktı.

Tam kapıdan dışarı adımımızı attığımız anda evden yükselen yüksek sesle irkildim. Gelen ses silah sesiydi. Ağlamalarım attığım koca çıplıktan sonra ciğerlerimi ağrı yaratacak seviyeye yükselmişti.

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin