Altıma siyah yüksel bel bir kot üzerine siya siyah uzun kollu göğüslerimin üç parmak altında biten bir crop giydim.
Aşağı indiğimde Zamir salonda oturmuş telefonunda bir şeylere bakıyordu.
"Zamir, ben hazırım." Diye mırıldandığımda başını bana çevirdi.
"Tamam o zaman çıkalım." Dedi ve ayaklandı. Kapıya geldiğimizde ayakkabılarımızı giydik ve üzerlerimize montlarımızı aldıktan sonra evden ayrıldık.
Hava abartılı bir şekilde soğuk değildi neyse ki, fazla üşümemiştim.
Arabaya vardığımızda Zamir arabanın kilidini açtı ve hızla içeri girmiştim. Zamir'de benim ardımdan arabaya girip sürücü koltuğuna oturdu.
"Şimdi, kuaföre mi gidiyoruz yoksa ablanı mı alacağız önce?" Arabayı çalıştırmadan önce yönelttiği soru benim de biraz düşünmeme sebep olmuştu. Sonradan gecece ablamla konuştuğum aklıma gelmişti.
"Meltem Abla'lar almış ablamı. Aynı şekilde giyeceklerimi de. O yüzden direk kuaföre gidiyoruz." Dedim.
Meltem Abla biz eve geçtikten beş gün sonra bizim eve gelmiş nikah için biz uzun uzun konuşmuştu.
Aynı takımı hem düğünde hem de nişanda giymememiz için kırk tane laf saymıştı bizde kabul etmiştik.
Bana çok siyah ve lila rengi karışımı kabarık bir tuvalet almıştık ve gerçekten çok güzeldi. Zamir bana ne aldığını göstermediği gibi ben de ona göstermemiştim. Akşam onu ilk kez görecektim.
Çalan telefonumla tüm düşüncelerim alt üst etmişti. Telefonumu hızla montun cebinden çıkardım ve ekrana baktım. Arayan Meltem ablaydı.
"Efendim meltem abla." Dedim ve Zamir'in gözleri hızla bana çevrildi.
"Hoparlörü aç, hoparlörü." Dedi fısıltıyla.
Kafamı aşağı yukarı sallayıp telefonu hoparlöre aldım.
"Alo, duyuyor musun beni Zümra." Dedi ahizedeki Meltem Abla'nın sesi.
"Duyuyorum abla, duyuyorum." dedim Zamir'e ters bakış atarak. "Sen ne için aramıştın?"
"Ay kuaför de biz de ağaç oluk neredesiniz ya." Dedi bıkkın bir ses tonuyla.
"Anca yola çıktık abla, yolu yarıladık neredeyse, geliyoruz." Zamir pür dikkat hem beni dinliyor aynı zamanda da araba sürüyordu.
"Tamam hadi çabuk olun." Sabırsızlandığı her halinden belliydi.
"Tamam, haydi oraya geldiğimde görüşürüz."
"Görüşürüz." Dedi sevecen bir sesle ve sonra kapattı.
"Bizden daha heyecanlı nişanlanacağımıza." Zamir'in sesi sevecen geliyordu. Gülümsemekle yetindim çünkü diyecek bir şey bulamamıştım.
Aradan geçen on beş dakika sonunda kuaförün önüne gelmiştik.
"Görüşürüz." Diye mırıldandı arabayı durdurduktan sonra.
"Görüşeceğiz, Zemheri." Deyip arabadan indim.
Kapıyı kapatıp kuaförün kapısını açmadan önce Zamir'e döndüm. Huzurlu bir ifadeyle gülümseyerek bana bakıyordu. Bende aynı şekilde gülümseyip el salladım. Oda aynı şekilde karşılık verdikten sonra kuaföre girdim. Dışarıya göre sıcak olan kuaför salonuna girdiğim de ısınmanın etkisiyle mayıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
Teen FictionZemheri belki herkesin aklında karakıştan ibaret olabilirdi fakat benim bildiğim Zemheri sıcacık bir yaz gününden farksızdı. Her geç kızın babasında bulduğu sıcaklık ve ilgiyi ben tanımadığım bir adamda bulmuştum, dünyalar ise benim olmuştu. İg;hira...