23. Bölüm

418 23 6
                                    

Arabaya bindiğimizde Zamir hızlı bir şekilde kapıyı kapatarak sürücü koltuğuna geçti.

Yanında sürücü koltuğunda oturarak yaptığını seyrediyordum. Altay Bey arka yolcu koltuğuna geçip oturdu.

"Kızım, eğer istiyorsan hepsini şu an kovabilirim." Dedi Altay Bey sinirle.

"Gerçekten gerek yok." Dedim hala buğulu çıkan ağlamaklı sesimle. "Ben biraz eve gidip uyumak istiyorum." Rahat pozisyona gerek ayakkabılarımı çıkardım ve bağdaş kurarak kafamı koltuğa yaslayarak gözlerimi kapattım. "Zamir eve gidelim mi?" mırıldanarak gözlerimi açtım ve Zamir'e döndüm. "Bir de ağrı kesici alalım mı? Başım çok ağrıyor da." Tekrar gözlerimi kapatarak başımın ağrısını kesmeye çalıştım.

Üzülüp ağıt yakmak istemiyordum artık.

"Tamam güzelim, nasıl istersen öyle yapalım. Kalmak istiyorsan kalalım, kov diyorsan kovalım, gidelim diyorsan da gidelim, bir saniye beklemeden gidelim." Arabayı çalıştırdı. "Baba seni nereye bırakalım? Bize gelmek istersen bize de gelebilirsin."

"Yok oğlum sen beni ofise bırak karının sana ihtiyacı var. Hem benim de birkaç işim var zaten."

"Tamam sen nasıl istersen, Atlas'ı arar mısın o da eve geçsin Zümra ona da ihtiyaç duyar çünkü."

Altay bey çok büyük ihtimal kafa sallayarak abimi aradı ve eve geçmesini bizim de yarım saat içerisinde orada olacağımızı söyledi.

Altay bey arabadan ineli beş dakika olmuştu bizde petrolde durmuş benzin alıyorduk.

"Zamir ileride bakkal var bira alır mısın burada işimiz bittikten sonra?" Diye soru yöneltmemle Zamir'in tuhaf ve sert bakışlarıyla karşılaştım.

Biraz içersem belki iyi gelirdi ve kafam dağılırdı, bu kadar kötü bakacağı bir durum olmamalıydı.

"Saçmalama istersen. Abin söylediklerini duysa önce beni 'sen kardeşimi içkiye mi alıştırdın' diye diye döver sonra sana sarılır 'yapma abim kötü şeyler bunlar' der. O yüzden saçmalama güzelim."

"Zamir lütfen, normal bir zamanda olsa biri zorlasa bile içmem biliyorsun sevgilim..."

Zamir derin bir iç çekti sonra geri bıraktı. O sırada petrolde çalışan adam gelip ücreti istedi ücreti ödedikten sonra göz devirdi.

"İşte kendi petrolün uzak olunca para ödemek zorunda kalıyorsun." Kahkaha atmaya başladı ama moralim düzelsin diye yaptığını biliyordum. "Babamla konuşayım da birkaç şube daha açalım bu ne ya? Ben petrole para mı harcayacağım bir de?" Dedi yapay bir sinirle gülerken.

Normalde olsa asla alkole başvuracak birisi değildim ama şimdi nedendir bilemem canım içmek istiyordu.

Bende istemsizce gülümsemeye başladım.

Ben gülümserken çenemi tutup dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı.

"Hep böyle gül küçüğüm." Dedi tekrar minik bir öpücük kondurdu dudağıma. "Gül ki içim kanamasın meleğim." tekrar dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı. "Gül ki ben de güleyim." bu sefer uzun bir öpücük bıraktı dudaklarıma bende ona yavaşça karşılık verdim. Beni zorlamamak için geri çekildi. Anlını anlıma yasladı. "Gül güzelim ki..." Burnunu yavaşça burnuma sürttü. "İçim ısınsın. Kalbim ısınsın."

Ben gülünce onun kalbi ısındı, o böyle söyleyince benim kalbim eridi...

"Sevgilim..." Kollarımı omzuna dolayarak konuşmaya başladım. "İçim gidiyor sana. Hiçbir erkekte olmadığı kadar güvende ve huzurlu hissediyorum yanında. Ablam öldü benim ama sen yanımdaysan her şeyi atlatır veya başarırmışım gibi hissediyorum." Diye mırıldandım mahcupça. "Belki bencillik ama ben benden hiç gitme istiyorum. Hep bana kal, hep benim ol istiyorum." Bakışlarımı gözlerine çevirdim. "Ablam öldü benim. Kalbim kan ağlıyor ama sen o yaraları çiçeğe dönüştürüyorsun." Yanağına bir öpücük bıraktım. "Yapma, sana alışırsam senin olmadığın zamanlarda ne yapacağım?"

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin