Bölüme başlamadan önce bölüm için oy kullanırsanız çok mutlu olurum. Sizi seviyorum keyifli okumalar.❤️🧸
***
Neredeyse on beş dakikadır yoldaydık, mezarlığa yaklaştıkça içimde tanısını koyamadığım bir acı beliriyordu.
Ciğerlerim nefes almaktan yorulmuş gibi sızlamaya başlayınca derin bir nefes alıp ellerimi Zamir'in elleri arasında çektim.
Kalp atışlarımın normalin çok çok altına indiğini hissedince derin ve hızlı nefesler almaya başladım.
Ciğerlerim parçalanıyor gibi hissetmeye başladığımda ağzımdan minik bir inilti çıktı.
Ağzımdan çıkan iniltiyle arabadaki üç erkek de bana döndü, en yakınımda olan Yiğit'e acımı belli etmek adına elimi ciğerlerimin üzerine koydum. Konuşmaya bile mecalim kalmamıştı bir anda.
"Kalbi, kalp ritim bozukluğu. İlaçları, bagaja ilaç koymuştum Atlas arabayı kenara çek." Diye telaşla konuşan Zamir'in söylediklerini zar zor anlayabilmiştim.
Araba durunca yanımda oturan Yiğit hızla arabadan inip bagaja yöneldi.
Bu süre zarfında zaten hızlı olan kalp atışlarım daha da hızlanmıştı ve kalbim sızlamaya başlamıştı.
Düzelene kadar hep böyle mi olacaktı?
Yanıma geri gelen Yiğit hızla ilaç jelatinini kutudan çıkarıp jelatinden de ilaç çıkarıp bana uzattı.
İlacı elime aldığımda ön koltukta oturan Zamir çoktan bana bir su şişesi uzatmıştı.
İlacı ağzıma atıp arkama yaslandığımda sakin olmaya çalışıyordum.
"Derin nefesler alıp ver meleğim, geçecek birazdan." Zamir'e kafamı salladığımda kalbim hala deli gibi atıyordu.
Bakışlarımı abime çevirdim abimin bakışları o kadar çaresizdi ki görünce çok kötü hissetmeme sebep oldu. Anlayabiliyordum onu. Daha bir kardeşinin gidişini atlatamamışken ikinci kardeşinin de böyle oluşu onun canını çok sıkıyordu.
Zamir yavaşça ellerini abimin omzunda gezdirmeye başlayınca abim, bakışlarını düzeltip önüne döndü. Birkaç derin nefes alıp verdi, sonra üzerindeki dikkatleri dağıtmak için telefonunu alıp arabaya bağladı ve Spotify listesinden yavaş bir sözsüz müzik açtı.
"Gitmiyoruz mezarlığa falan, direkt İstanbul'a sür sen Atlas." Diyen Zamir'in canı sıkılmış gibiydi
"Saçmalama Zamir. Kardeşimin yanına gitmeliyiz." Abim sıkıntılı bir şekilde konuşuyordu.
Kafamı hep sesli olup millete gıcık veren Yiğit'e çevirdiğimde gözleri kapalı bir şekilde kafanı koltuk başlığına yaslayıp gözlerini kapattığını gördüm.
Hepsinin canını bu kadar sıkan neydi?
Yiğit'in kafasını ablama taktığını sanmıyordum çünkü sohbetlerinin birkaç cümle kadar olduğuna neredeyse emindim.
Hızla gözlerini açarak doğruldu, benim de kalbi atışlarım az da olsa düzene binmişti.
Arkama yaslanmış derin nefesler alıp verirken Zamir beni ve abimi görecek şekilde bir oturur pozisyona geçip konuşmaya başladı.
"Bakın mezarlığa şu an gitmemeliyiz, daha yolda geldiğiniz hale bakın!" Zamir en az bizim kadar acı çekerek konuşuyordu. "Sizin bu kadar kötü bir durumda iken oraya kendi ellerimle götüremem." Derin bir nefes alıp gözlerini bana çevirdi. "Söz daha güzel ve fazla çiçekler alıp götüreceğiz, söz veriyorum, ama o gün gerçekten bugün değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
Teen FictionZemheri belki herkesin aklında karakıştan ibaret olabilirdi fakat benim bildiğim Zemheri sıcacık bir yaz gününden farksızdı. Her geç kızın babasında bulduğu sıcaklık ve ilgiyi ben tanımadığım bir adamda bulmuştum, dünyalar ise benim olmuştu. İg;hira...