Ameliyathanenin önüne geldiğimde annemden Pusat'a kadar herkes oradaydı ve beni bekliyorlardı.
"Evet neyi var Zümra'nın? İyi mi? Nasıl? Bir şeyi yok değilmi?" Diye sorular sıraladım ardı ardına.
"Sakin olun öncelikle." Diye başladı doktor. "Zümra Hanım Kaburgasına aldığı kurşun darbesi yüzünden bir süre yürümemeli. Şu an kendisi iyi uyanık bir halde ama kendisini çok zorlamamalısınız. Üzüntü stres gibi duygulardan uzak olmalı." Dedi ardından ekledi; "Bakın, bir hafta boyunca ayağa fazla kalkmamalı ve kendini yormamalı. Bizim içinde onun için de zor bir ameliyattı." Deyip gittiğinde hemen ardından yoğun bakımdan çıkan sedyeye gitti gözlerim.
Sedyede uzanan Zümra'nın gözleri direkt beni buldu.
Onu gördüğüm an sevinçten ağlamaya başladım. Tam yanına doğru yürüyecektim ki hemşire kolumu tuttu. "Odaya geçirip gerekli müdahaleyi yapalım o zaman dilediğiniz kadar görebilirsiniz." Dediğinde bağırıp çağırmamak için zor tuttum kendimi. Ne demek o bana bu kadar yakınken ona dokunamam.
Düşüncelerime zıt bir harekette bulunarak öylece durdum öylece. On saniye bile görmek huzur vermişti, hemşirenin söylediklerine hızla kafamı sallayıp anneme döndüm.
"O iyi." Diyebildim sadece.
"Tabii iyi olacaktı oğlum, ablası bile söyledi. İlk sen girip konuşursun, sonra da biz gireriz." Dedi omzumu tutarak.
O İyiydi. Bundan güzel haber alamazdım sanırım.
Zümra Balamir
Hastane odasına geldiğimde odada sadece bir doktor kalmıştı. O da kalp atışlarımı ölçen şey her neyse beni ona bağladı ardından bir serum bağlayıp gitti.
Kaburgamda ilk an hissettiğim kadar olmada şiddetli bir ağrı mevcuttu. Acı o kadar şiddetliydi ki her şeyi yere savurmak istiyordum.
Odanın kapsının hızla açılmasıyla irkildim.
Zamir beni görür görmez hızla yanıma gelip beni kolları arasına aldı.
"Çok korktum küçük, bir daha göremem sandım. Ya sana bir şey olsaydı ne yapardım?" Dedi.
Burnunu boynuma doğru yaklaştırıp kokumu içine çekti.
"Bak bir konuda anlaşalım Zamir. Ben küçük değilim ve Maya'ya zarar gelmesindense benim yaralanmam daha iyi oldu diye yorumladım ben kendi kafamda." Dedim.
O emanet etti diye ölüme atladın, anlamadık sanki.
Sussana bir sen ya.
"Senin kafanda yorumlamana kurban olurum." Sesi huzurlu ve mutlu geliyordu ama birkaç saniye sonra zıt şekilde yüz mimikleri yaparak ağzını açtı. "Soylarını kurutacağım lan onların." Dişlerinin arasında sinirle konuşuyordu. "Bir vurdular bin ölecekler. Hepsinin yedi ceddini sikeceğim." Abarttı iyice.
Tamam en tehlike sensin, tehlikenin içinden geldin ama sakin mi olsan.
"Tabi, tabii. Koş geç bile kaldın. Aileyi benim vuruluşumla ayağa kaldırdığımız yetmezmiş gibi bir de sen vurul dahada perişan olsun insanlar." Dedim dalga geçer gibi. "Şaka gibisin ya, millet zaten ayağa kalkmışeken bir de sen olay çıkartma Zamir. Otur oturduğun yerde."
Zamir gözlerini devirip yanımda olan koltuğa oturdu.
"Yalnız iyi korkmuşsun benim için, haline bak. Koskoca Zemheri ne hale gelmiş." Kıkırdayarak konuştuğumda yüzündeki gerginlikten eser kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
Teen FictionZemheri belki herkesin aklında karakıştan ibaret olabilirdi fakat benim bildiğim Zemheri sıcacık bir yaz gününden farksızdı. Her geç kızın babasında bulduğu sıcaklık ve ilgiyi ben tanımadığım bir adamda bulmuştum, dünyalar ise benim olmuştu. İg;hira...