3.Bölüm

1K 29 13
                                    

Söyledikleri belki beni kırmamalıydı. Hatta belki değil beni direkt olarak kırmamalıydı. Fakat sonuç. Olarak evlenecektik ve ömür boyu bana böyle ters davranamazdı. Evet ben de onunla evlenmek için can atmıyordum ama en azından bana az da olsa yardım edebilirdi.

Tamam, kendi kendimi kandırmamalıydım. Bir insandan da olsa ilgi görmek istiyordum. 

Düşüncelerimden sıyrılarak gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım. Bir kaç saniye sonra kendimi toparladığımda kadının şaşkın bir şekilde bana baktığını gördüm. "Bunu deneyebilir miyim?" Diye sordum.

Kadın, "Tabii ama o kına için hem düğünde siyah gelinliğin uğursuzluk getirdiği söylenir. Emin misiniz?" Uğursuzluk? Hiç umurumda değildi o uğursuzluk. Hem batıl inançlar bence çok saçmaydı. Rengin uğursuzluğu mu varmış?

"Hayır sorun yok. Ben inanmıyorum böyle saçmalıklara." Dedim. Kadın hızla kafasını sallayıp gelinliği askısından çıkardı. 

Gelinliği elime aldım ve kabine geçtim. 

Gelinliği giyip aynaya döndüm. Gelinlik üzerime tam oturmuştu. Tadilat yapılmasına falan da gerek yoktu. Kadın kabinin perdesini açıp Zamir'e "Beyefendi bir bakın isterseniz." Dedi.

Of! Şu insanlar neden haddi olmayan her şeyin içindeydi hep? 

Zamir huzursuz bir ses çıkarıp kafasını yavaşça bana çevirmeye başladı. "Görmek iste-" derken başı bana dönünce bi anda sustu. Nutku tutulmuş gibi bakıyordu. 

Neyim vardı bu kadar dikkatli bakmasına sebep olan?

Fazla güzelsin aptal!

İç sesime göz devirmek istedim ama ne yazık ki bu eylemi gerçekleştiremedim. İnsanların beni deli sanmasını istemezdim.

Zamir'in yavaşça yutkunduğunu gördüm. Boğazını temizleyip "İyi güzel, beğendiysen alıp çıkalım artık." Dedi.

"Tamam, üzerimdekini çıkarıp geliyorum hemen."

Gelinliği çıkarıp Zamir'in yanına gittim. "Sen arabaya geç ben ödeyip geliyorum." Dedi. Kafamı onaylayan bir şekilde salladım ve çıkışa doğru yürümeye başladım.

Arabanın ön yolcu koltuğuna oturdum ve Zamir'i beklemeye başladım. Zamir beş dakikanın ardından yanıma gelmişti. 

"İstersen bir yerlerde oturup kahve içelim." Diye mırıldandım yavaşça.

"Tamam." Dedi. İnsan bir sebep falan sorardı. 

Arabayla on beş dakikaya yakın süren bir yolculuğun ardından kocaman bir kafenin önünde durmuştuk. 

"İn bakalım ufaklık."

Sırık herif.

"Düşünmeyi bırakıp insen mi artık." Zamir'in sesi düşüncelerimi bölmüştü.

"Hı, tamam, kusura bakma. Dalmışım." diye mırıldandım.

Arabadan inip kafeye doğru yürümeye başladım. Yolun boş olduğunu düşünüp yürümek için öne atılacaktım ki kolumda hissettiğim acı durmama sebep oldu.

"Ne yapıyorsun ya!" Tam Zamir'e çemkirdiğim esnada önümden son hızla geçen araba irkilmeme sebep olmuştu. 

Adam hayatını kurtardı.

"Salak mısın kızım sen." Diye gürledi.

Ben bu sırığa dalarım.

"Asıl sen salak mısın oğlum ne sıkıyorsun kolumu?" Bildiğimden bir parmak geri kalır mıyım? Tabii hayır. 

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin