Kış sabahının soğukluğu odaya sızmaya başlamış, sırnaşık gençler yorgana iyice sarılmıştı. Hyunjin, ağır ağır gözlerini aralarken gözlerinin kenarında kuruyan gözyaşlarını hissedebiliyordu; bir de kendisini geceden beri sarmalamış olan sımsıcak kolu.
Gözlerini açtığının tam aksi bir hızda geri çekilip doğrulmuştu yatakta. Uzun saçlarından kopmak üzere olan tokasını tamamen çıkarmış ve elleriyle saçlarını geriye doğru taramıştı birkaç defa, ardından da yanındaki çocuğa kaydırmıştı bakışlarını. Çatılı kaşları ve kapalıyken bile belli belirsiz, rahatsızca oynayan göz bebeklerini izleyip kafasını kendine çektiği dizlerine gömdü.
"Ne kadar aptalım," dedi sessizce, kendine hayıflanıyordu. "Bu kadar ateşin varken bir çözüm aramak yerine çocuk gibi ağladım. Ne kadar aptalım Tithis."
Gözleri yavaşça kapanırken yatakta başka bir kıpırtı hissetmesiyle kaldırdı kafasını ve yan tarafına çevirdi. Balık adam ellerini gözlerine dayamış, birkaç defa ovaladıktan sonra hafifçe açmıştı.
"Günaydın." demişti Hyunjin sesindeki kırıklığı hissettirmemeye çalışarak. "Nasıl hissediyorsun?"
Tithis, kendisine sorulan soruya cevap verebilmek adına bir süre beklemişti. Günü aymış gibi gelmiyordu, bedeninin tarifsiz bir sıcaklıkla sarılı olduğunu hissederken bile ürperiyordu teni. Üstelik cılız sızılar da bedeninde zonkluyordu. Yanındaki sarışının oturur pozisyonundan dolayı omzundan sıyrılmış olan yorganı daha da çekti üstüne, iyice sarıldı.
"İyi hissetmiyorum." diye beklenti dolu bakışlara verdi yanıtını. "Uyumak istiyorum."
Hyunjin, tatmin olamayacağı bir cevap alışıyla elini oğlanın alnına götürdü. Dünkü sıcaklık yeniden işledi avucuna, bundan olsa gerek oğlanın yavaşça açılıp kapanan göz kapaklarına aldırmadan hızla kalktı yataktan ve onun da yorganın altındaki ellerini çıkarıp tuttu.
"Kalk, sana duş aldıralım. Sonra uyursun yeniden."
"İstemiyorum."
Mızmız tavıra karşılık bitkin bir nefes verdi Hyunjin. "Yapmazsan daha kötü hissedeceksin, ateşini düşürmemiz gerek Tithis." diyerek elinden çekiştirdi. Ilık bir duşun devası olduğuna inanıyordu sarışın, bu yüzden inada binmişti. Söylene söylene balık adamı kaldırmıştı yataktan.
Uyku mahmuru gözleri ve kamburlaşan duruşuyla sarışının peşi sıra ilerliyordu mecburen. Saat erken olmalıydı, hava henüz aydınlanmış gibiydi. Chan ve Minho da ortalıkta görünmüyordu.
İkili acelesiz adımlarla ulaştı banyoya. Tithis, her adımında havalandığını hissederken aklındaki banyo düşüncesi daha da huzursuz ediyordu.
Hyunjin, oğlanın girmesini izleyip ardından kapatmıştı kapıyı. Kendisi bile yeni yeni ayılmıştı, denebilirdi. Yüzüne buz gibi bir avuç su vurmak istiyordu, fakat oğlanı öylesine öncelikli hâle getirmişti ki elinde olsa soluklanmayı bile sonraya bırakacaktı.
"Üstünü çıkaralım." dedi karşısındaki halsiz gözüken bedene. Kendisinin yapmaya mecalinin olmadığı aşikârdı, bu nedenle yalnızca kafa salladı. Sarışına uyuyordu sadece.
Hyunjin, balık adamın uzun kollusunun eteklerinden tuttu ve acele etmeden yukarı doğru çekiştirdi. Bunun bu kadar berbat ve dehşet dolu hissettireceğinden habersizdi. Üzerindeki kıyafet sıyrıldığı anda görüşüne giren kırmızı hakimiyetindeki gövde ile bozguna uğramıştı sarışın.
"Tithis," diye sayıklarcasına oğlanın adını mırıldanabilmişti yalnızca, zira dili tutulmaya yüz tutmuşken birleştirebileceği kelimeler geçmiyordu aklından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adore you | hyunin
Fanfiction[tamamlandı] Hyunjin okul dönüşü yolda bulduğu minik balığı evine getirmişti fakat bulduğu şeyin sıradan bir balık olmadığından haberi yoktu. -banginho, seungbin. -düzyazı.