Chan ile Minho evde biraz daha oyalanmış ve Hyunjin'e bir daha sataşmadan çıkmışlardı. Gelmelerindeki tüm amaç balığı görmek ve abisinin 'siyah' tişörtünü değiştirmekti. İşte böyle de işsiz, hayatsız bir çiftlerdi.
Hyunjin daha fazla gerginliği kaldıramayacağını bildiğinden, kendisini bir daha rahatsız etmemelerine şükretmişti.
Şimdi ise masanın önündeki tekerlekli sandalyeye oturmuş, balık adamı da yatağının ucuna, masaya en yakın konuma, oturtmuştu. Dizüstü bilgisayarını kendi önüne açıp internetten yapılması en basit şeyleri araştırıyordu. Bebekler için.
"Sanırım bir-iki ayı atlayabiliriz." demişti önündeki sitede gezerken. Bebeklerin ilk ayları için yapılabilecek şeylere hızlıca göz gezdirdiğinde bunların hiçbir ilerlemeye katkı sağlamayacağını anlamıştı.
"Yaptığım şeyleri taklit edebiliyorsun, buradan devam edebiliriz ve tabii konuşmanı da sağlamamız gerekecek. Burada bebeğinizle her gün konuşup bir şeyler anlatın diyor. Hayatım azıcık monoton olsa da anlatacak bir şeyler bulurum elbet, olmadı uydururum nereden bileceksin zaten." son dediğine hafifçe gülerken yan tarafında bir bilgisayara bir kendisine bakan oğlana çevirdi gözlerini. İz miktarda da olsa suratındaki meraklı ifade onu sevindirmişti.
"Şu anda bile konuşuyorum; bir şeyler kapıyorsundur, değil mi?" sorduğu soruya aldığı cevap yalnızca birkaç göz kırpıştırma olmuştu.
"Böyle ruhsuz olmasan ölür müsün? Birazcık gülümse en azından."
Gözlerini kendisine diken oğlana bakarken derince nefes verdi ve bir anda gülümsedi.
"Bak, böyle yapman gerekiyor. Ağzını iki yana ger ve yukarı kıvır. Cidden kolay bir hareket." dudaklarını olabildiğince iki tarafa açtığından dolayı ne dediği anlaşılmıyordu aslında. Yalnızca mavi saçlının onu taklit edeceğini düşündüğünden ne dediği anlaşılmasa da sorun etmiyordu.
Yaptığı bu hareketlerle kendini her ne kadar palyaço gibi hissetse de inat etmişti. Bir yerden başlaması gerekiyordu ve başlangıçları da en basitinden bir tebessüm olabilirdi.
"Peki. İnatçı biriyimdir, biliyor musun?" diye söylenip bilgisayarına dönmüştü.
Aradığı şeyi bulmaya iyice odaklanmışken yandaki oğlanın dudak hareketlerini görmemişti tabii ki.
"İşte," demiş ve bir video açmıştı. "Bu deli saçması videoların bir gün işime yarayacağına asla ihtimal vermezdim."
Bilgisayarı biraz yana çevirmiş ve iyice onun görüş alanına sokmuştu fakat mavi saçlı hâlâ Hyunjin'e bakmaya devam ettiğinden sarışın, elleriyle çenesini kavrayıp bilgisayara dönmesini sağladı.
"Ekrana bakman gerekiyor, bana değil." deyip bilgisayarı işaret ettiğinde sonunda çocuğun gözleri o tarafa yönelmişti.
Pek de uzun olmayan, birkaç dakikalık video bittiğinde Hyunjin, herhangi bir değişiklik görememişti. Tabii bunun, balık adamın ekrana hipnoz olmuş gibi bakmasından kaynaklandığını düşünüyordu.
"Hey!" diye yüksek desibelde seslendiğinde yanındaki çocuk ürkerek bakışlarını ona çevirmişti. Hyunjin ise elini ağzına kapatmıştı, annesinin duymamış olmasını diliyordu.
"Özür dilerim." dedi mahcupça. "Alışmanı beklemem gerekiyor, o yüzden birkaç defa daha izleyelim. Yapacağını biliyorum." dedikten sonra bilerek gülümsemişti. Aşinalık kazanmasını sağlamalıydı. Böylece yapması daha da kolaylaşırdı.
Bu şekilde birkaç defa daha videoyu başa sarmış, ardından başka 'nasıl gülümsenir?' adlı videolar da açmıştı. Balık adam da hepsini pür dikkat izlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adore you | hyunin
Fanfic[tamamlandı] Hyunjin okul dönüşü yolda bulduğu minik balığı evine getirmişti fakat bulduğu şeyin sıradan bir balık olmadığından haberi yoktu. -banginho, seungbin. -düzyazı.