0.0

7.1K 491 1.1K
                                    

Hyunjin, haftanın yoğun geçen son gününden sonra okuldan çıkıp arkadaşlarıyla vedalaşmış ve evine doğru yürümeye başlamıştı.

Evi ve okulu çok yakın olmamakla birlikte uzak da değillerdi bu yüzden Hyunjin otobüse binmek yerine eve kadar yürümeyi tercih ediyordu.

Formasının kravatını gevşetip çantasından çoktan ılımış olan çikolatalı sütü çıkarmıştı. Ilık olması daha iyiydi onun için, eylülü yarıladıklarından dolayı hava hafiften soğumaya başlamıştı ve Hyunjin çabucak soğuk alabilen biriydi.

Günün değerlendirmesini kafadan yaparak sütünü bitirmiş ve kutusunu iyice buruşturup pipetini çiğnemeye başlamıştı çöp kutusu bulana kadar.

Biraz sonra kenarda gördüğü çöp kutusuna doğru ilerleyip çöpünü atmıştı. Tam dönerken açılmış olan fakat fark etmediği ayakkabı bağcığına takılıp yere düşmüş, düşerken ise kafasını demir çöp kutusuna çarpmıştı.

Yüzünü acı içinde buruşturup birkaç saniye kendine gelmeyi beklemişti. Kaldırımdan geçen yaşlıca bir adam yanına yaklaşarak iyi olup olmadığını sormuş ve yardım etmek için teklifte bulunmuştu fakat Hyunjin'den olumsuz cevap alınca yalnızca kafa sallayıp gitmişti.

Hyunjin sızlanmaya devam ederken yanan ellerine bakınca kabuklarının sıyrıldığını görmüş ve bununla yırttığını sanmıştı ki şakağına doğru akan sıvıyı fark edip parmaklarını vurdu. Eline bulaşan kırmızılık içinden lanet etmesine neden olurken hışımla kalkıp çantasından peçete çıkarmış ve patlayan kaşından akan kanı silmişti.

Yüzünü iyice temizleyip kirlettiği peçeteyi de çöp kutusuna atmıştı. Kaşından azıcık da olsa hala kan sızıyordu fakat eve gidene kadar idare edebilirim, diye düşündü bu yüzden bir peçete daha kirletmek yerine eğilip, ikinci defa aynı kazayı yaşamamak adına, bağcığını bağladı.

Tam doğrulmak üzereydi ki çöp kutusunun kenarındaki poşet dikkatini çekmişti.

Yanlış gördüğünü sanıp daha da yaklaşmıştı fakat yanıldığını sanmıyordu, ağzı bağlanmış ve yarısına kadar su ile dolu poşetin içinde bir balık vardı.

Çömelmiş şekilde biraz daha yaklaşmış ve tüm merakıyla poşetin içinde hareket eden balığı incelemişti.

Nasıl bir balıktı bu böyle?

Mavinin daha önce asla rastlamadığı eşsiz tonuna, parlak pullara ve iri gözlere sahipti. Gittikçe yanık bir sarıya çalan kuyruk kısmı onun ardından dalgalanıp yelpaze misali sallanıyordu. Avuç içi kadardı, süs balığı olduğu barizdi halinden ama buraya bırakılma nedenini anlayamamıştı Hyunjin.

Kim balığını çöp kenarına bırakırdı ki?

Önüne gelen sarı tutamlarını kulağının arkasına attı ve bir iki defa etrafına baktı. Görünene göre kimse gelip onu buradan almayacaktı.

Üzülmüştü yalnız kalmış balığa, kendini bildi bileli tüm hayvanları sevmişti Hyunjin; bir dürtüyle yanında götürmek istedi minik hayvanı. Bu sebeple poşetin düğüm yapılmış kısmından tutup kaldırırken kendisi de doğruldu.

Mavi balık poşetin içinde, sanki duraklaması hayatına mal olacakmışcasına, hızla hareket ediyordu bu sırada.

"Benimle gelmek ister misin küçük balık?" demişti Hyunjin, poşeti yüzünün hizasına getirip fakat alt kısımlarında hafiften hissettiği nemlilik ile kafasını aşağı çevirdi ve şaşkın bir telaş ile gözlerini büyüttü.

Elinde tuttuğu poşet delinmiş, akıtıyordu.

Hyunjin panikle elini poşetin deliğine bastırıp koşmaya başladı.

adore you | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin