Şipşak nefesler alınıyordu; vücut ayakta durabilsindi, yeterdi. Zira Hyunjin, yalnızca soluklarını tutmamak için savaş veriyordu denilebilirdi şu anda.
"Bu herif de kim?"
Chan, son derece huzursuzluk verici ses tonu ile konuştuğunda Minho bile gerilmişti, yükselmeyi sonraya bırakarak durumu anlamaya çalışıyordu.
"Çıkın odamdan." deyip abisine aldırmamaya çalışarak şaşkınlıktan donup kalmış oğlanın yanına adımlamış ve yalnızca kollarını geçirmiş olduğu sweati düzgünce giydirmişti. Bir dakika bile sürmemişti bu.
"Sana bu kim, dedim Hyunjin."
"Arkadaşım. Oldu mu?"
"Hayır, olmadı." deyip biraz daha yaklaşmıştı Chan. Minho yerinden kımıldamıyordu, ortalığı yumuşatmak için bir bahane düşünmekle meşguldü tamamen.
"Eve nasıl girdi bu çocuk? Ayrıca," deyip sinirli bir nefes verdikten sonra Hyunjin'in kolundan tutup çekti yamacına ve sesini kısarak devam etti: "Tanrı aşkına, o hali de neydi öyle?"
Neyi kastettiğini anlamıştı Hyunjin ve vücudundaki izleri nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Yalnızca saklayabildiği kadar saklamak istiyordu.
"Dövme sadece." dedi kısa tutarak. Sesi asla tatminkâr çıkmamıştı ne yazık ki.
"Emin misin?" diye sormuştu şüpheli bir tavırla. İnanmasını beklememişti zaten. Reşit biri gibi görünmediği ve ülke durumu göz önüne alındığında fazla inandırıcı gelmiyordu.
Sıkıldığını hissetti Hyunjin. Korkuyordu, huzursuzdu fakat yine de bir şeyleri saklamak her zaman için yük gibi gelmişti ona. Üzerine gelindiğinde seriveriyordu her şeyi çabucak. Karşısındakinin hayatındaki konumuna da bağlıydı bu durum.
İçindeki dürtü onu iyiden iyiye sarmalamışken gözlerini yumup derince soluklandı.
"Bir şeyleri saklamakta iyi olduğunuzu varsayacağım."
"O da ne demek?"
🔹🔹
"Bir dakika," dedi ve bir süredir anlattıklarını dinlediği kardeşini susturdu Chan. "Doğru mu anladım? Bu kastettiğin arkadaşın aslında bir balık, öyle mi?"
"Evet."
Onca şey söylemesine rağmen durumu özetleyen bu cümleyi onaylarken bile gerginlikten bayılacak gibi hissediyordu Hyunjin. İnanması kolay bir şey olduğunu düşünmüyordu. Karşısındakilerin de surat ifadeleri bunu doğruluyordu zaten.
"Nasıl bir saçmalık bu?" dedi Minho uzun zaman süren sessizliğinden sonra.
"İnanıp inanmamak size kalmış, yalnızca söylemek istedim. İşin aslı, kurcalamamanızı istediğimden anlattım. Yaptığım anlamsız hareketler olmuşsa da bundandır, bilin diye."
"Hyunjin, anlayamıyorum. Masal mı anlatıyorsun şu an?"
"Hayır," solukları derinleşmişti sarışının. Yatakta oturan mavi saçlıya çevirdi bakışlarını, onun da kendisini izlediğini gördü böylece. "Nasıl kanıtlayabilirim bilmiyorum."
"Peki şu şeyler de ne oluyor?"
Minho yatağa adımlayıp Tithis'in yanında durdu ve sweatinin ucundan tuttu. Amacı, kaldırıp ilk anda gördükleri şeye tekrar bakmaktı fakat Hyunjin buna izin vermeyerek elini Minho'nun elinin üzerine attı ve çekmesini sağladı. Hoşuna gitmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adore you | hyunin
Fanfiction[tamamlandı] Hyunjin okul dönüşü yolda bulduğu minik balığı evine getirmişti fakat bulduğu şeyin sıradan bir balık olmadığından haberi yoktu. -banginho, seungbin. -düzyazı.