1.3

2.7K 389 339
                                    

Günün kalan kısmında Hyunjin, sabah olacak olan sözlüye çalışmış; Tithis ise sarışının bilgisayardan onun için açtığı videoları izlemişti. Böylece tamamlanmıştı bu günleri de.

Ertesi sabah klasik rutinlerini tamamlamışlardı. Hyunjin, sözlü ilk ders olacağı için aç gitmek istemediğinden güzelce kahvaltısını yapıp oğlana da hazırlamıştı bir şeyler.

Tithis bunu bile özlemişti. Hemen sarışının okulunun bitmesini istiyordu, onunla yemek yemek zorlaşıyordu yoksa. Tek başınayken canı bile istemiyordu ki.

"Şans dile bana, notlarımıza yansıtacakmış bunu."

"Nasıl yapacağım?"

"Ne?" Hyunjin hazırlanırken laf arası söylediği şeyi ciddiye aldığını görünce gülmüştü.

"Nasıl şans dileyeceğim?" diye tekrar ettiğinde çantasını omzuna takıp yaklaşmış ve minik suratı ellerinin arasına almıştı Hyunjin.

Dudakları, balık adamın alnına kayarken burnuna doluşan kokuyu da soluyarak küçük bir buse kondurmuştu.

"Oldu mu?" demişti Tithis.

"Oldu." dedikten sonra karşılıklı sırıtmışlardı. Ardından gitmişti sarışın.

🔹🔹

Saatleri kovalıyordu Tithis. Canı fazlaca sıkılmıştı. Chan de öğlen çıkmıştı dışarı. Her ne kadar ona sataşıyor olsa da kendisiyle ilgilenmesine alışmıştı ve yokluğunu hissedebiliyordu.

Hava hafiften kararmaya başlamışken dışarıdan sesler duyuyordu balık adam. Hyunjin'in anne ve babası mutfaktaydı muhtemelen, bu zamanlarda orada olurlardı hep.

Odada tur atmaktan usandığında beşinci defa pencerenin başına geçti. Pencere, tam apartmanın giriş kısmına ve caddeye baktığından Hyunjin'in gelmesini beklemek daha kolay oluyordu onun için.

Tam da bunu düşünüp yola bakınırken tanıdık sarı saçlar ilişti gözüne. Anında içinde sevinç tufanları koparken gülümseyerek apartmana doğru yürüyüşünü izledi fakat daha varamadan ardından biri daha göründü ve Hyunjin ona doğru döndü.

Tithis, onu durduran kişiye baktı dikkatlice. Aşina olduğu bir yüz değildi.

Kahkülleri ve uzun, dalgalı, siyah saçları vardı. Yüzünde çekingen bir sırıtışla sarışının önünde dikiliyor, okul eteğinin pileleriyle oynuyordu.

Oynayan ağızlarından konuştuklarını kavradı Tithis. Merak ediyordu, acaba bu hep bahsettiği Changbin miydi? Ama onun kısa saçları olduğunu sanıyordu, üstelik kız da değildi bildiği kadarıyla.

Hyunjin'in konuşurkenki yüzünü tam olarak göremiyor olmak canını sıkmıştı ki daha da tuhaf bir şey olmuştu.

Tanımadığı kız yaklaşmıştı iyice. Parmak uçlarına yükselmiş, elleriyle sarışının omuzlarından destek almıştı ve birdenbire dudakları değmişti birbirine. Bu bir öpücük müydü?

Gördüğü şeyin karşısında tanımlayamadığı bir his belirmişti Tithis'in içinde bir yerlerde ve o an yalnızca gözlerini yumabilmişti. Bakmak istememişti daha fazla. Pencereye sırtını verdikten sonra yavaşça açmıştı gözlerini.

Neler olduğunu anlayamamıştı. Hyunjin yalnızca onu öpüyor sanmıştı. Ayrıca bu farklı gibiydi, bir keresinde Chan ile Minho'yu da böyle görmüştü. Mutlulardı oldukça o zaman. Şimdi ise mavi saçlı oğlan, Hyunjin kendisinden başka biriyle böylesine mutlu olacak diye korkuvermişti. Hatta aylardır ilk defa dolmuştu gözleri, onu sarmalayan tüm sevinci kaçıp gitmişti.

adore you | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin