"Yine o ses geldi. Baban mı?"
"Sanırım."
Hyunjin, kahkahasını bastırmaya çalışırken yanıtlamıştı balık adamı.
Tithis'in söylediği şeyden bu yana babası kapılarının önünden geçerken kulak kabartmadan duramıyordu. Tabii oğlunun kapısının önündeki parkenin hafif gıcırtısının kendisini ele verdiğinden haberi yoktu.
"Ne yaptığımızı sanıyor ki Tanrı aşkına?" dedikten sonra çıplak gövdesine kaymıştı gözleri. "Üstümü değiştiriyorum sadece." diye de mırıldanmıştı yanlış anlaşılacak bir vaziyeti açıklarcasına. Hamsicik ise yataktan kalkıp yaklaşıyordu bu sırada.
"Kötü bir şey mi dedim?" diyerek o da gardırobun önüne ulaşmıştı.
"Takılmasana, boş ver." demiş ve dolabın kapağını açıp karıştırmıştı giyecek bir şeyler için.
"Öyle mi?" balık adamın gözleri yer yer görünen siyah benekler dışında pürüzsüz duran sırtı seyrediyordu. Parmakları havalandı istemsizce. Acaba onun da dokunulduğunda acıyor muydu canı? Sanki denemek istermiş gibi iki parmağını kısa bir yolculuğa çıkardı sarışının üzerinde.
Bununla birlikte hafifçe irkilen Hyunjin, elinde sıkı sıkıya tuttuğu sweat ile dönmüştü arkasına.
Gözleri buluştuğu anda ise "Acıdı mı?" diye kısıkça bir soruyla karşılaşmıştı.
"Acımadı." dedi, böyle anlarda kızarışı canını acıtmıyordu fakat anlamıştı da balık adamın asıl neyden bahsettiğini. Morarmaya yüz tutmuş gövdesini kendinden başka kimseyle bağdaştıramadığından garipsiyordu bunları, işte bu canını acıtıyor olabilirdi Hyunjin'in çünkü Tithis'in kendini ötekileşmiş hissetmesi fikrinden nefret ediyordu. Her ne kadar ciddi manâda öteki olsa da.
"Benim niye acıyor, geçecek mi?" diye sorduğunda gözlerindeki hüzünlü merağı fark etmişti Hyunjin. "Geçecek." dedi o da. Geçer miydi ki?
Aldığı yanıtla gülümseyen Tithis, karşısındakinin sulu gözlerine anlam vermeye çalışmadan uzanıp bir buse kondurmuştu sarışının kurumaya başlayan dudaklarına. Hyunjin, bunu sürekli yapmasından şikayetçi değildi asla ve görünen oydu ki balık adamın da hisleri aynıydı. Bilinçliydi her yaptığı ve pişman olacak bir durum da değildi ortadaki.
"Dışarı çıkalım." dedi Tithis.
"Bugün ödevlerimi yapmam lazım, yarın okul dönüşü çıkmaya ne dersin?" dediğinde balık adam daha ilk cümlenin hayal kırıklığını yaşamadan sevinçle kırpıştırmıştı gözlerini ve bir zafer öpücüğü daha.
Bu seferkiyle elindeki kıyafetin avucuna denk gelen kısmını buruşturarak sıkmıştı sarışın. Küt küttü kalbi, aklından tek şey dışında herhangi birine müsamaha edilmeden def edilmişti tüm düşünceleri.
Uçmuş kafasıyla ancak akıl edip arkasındaki dolabın kapağını kapatmış ve halihazırda yamacında durmuş olan oğlanı tek çekişte yaslamıştı. Madem bunun süreceği vardı, o zaman geri çekilmeye gerek yoktu.
"Neden şu işi doğru düzgün yapmıyoruz?" demişti sıcak nefesi mavi saçlıyı harlarken.
"Ne yapacağız?" diye sormuştu heyecanlı bir ürküntüyle, bu anlık değişikliği anlamlandıramasa da fazlaca merak etmişti.
"Ayak uydur sadece." dedikten sonra Tithis'e ilk başta pek de farklı gelmeyecek şekilde birleştirmişti dudaklarını.
Balık adam, bunun için bu kadar gerilimi gereksiz bulmuşken garip hareketlenme ile afallamıştı. Dudakları sarışınınkilere hapsolurken şaşkınlığı hareketlerini kısıtlıyordu. Yine yeni bir karmaşaydı içindeki, dudakları ise daha ıslaktı şimdi. Birkaç saniye bekledi, düşündü, hissetti. Hoşuna gitmesini normal karşıladı, ardından ise sarışının dediğini yapıverdi. Ayak uydurdu.
Hyunjin dudaklarının hareketine paralel yeni kıpırtılar hissedince bedeni tüm odaya dağılıyor gibi hissetti. Sanki parça parçaydı, sanki her parçada öpüşüyorlardı. Hyunjin gülümsedi, Tithis de gülümsedi. Hyunjin sıkıca sardı kollarını beline; Tithis yokladı çıplak omuzları, ardından onun da kolları sarışının boynuna dolandı. Dudakları birbirine dolandı, dudakları birbirine sarıldı.
Bir curcuna almış başını gidiyordu. Sıcak ve alışılmadık raddede ıslak öpüşlerin hoş mırıltısı işitilirken bu melodiden hallice kargaşanın dışında bir başka ses duyuldu.
"Hyunjin!"
Duydukları sesin sahibini anlamak zor olmazken alelacele ayrılmaya çalıştı sarışın. Tithis tarafından engellendiğinde ise tedirginliği arttı ve başka hamleye kalmadan açıldı kapı.
"Hyunjin, tişört-" Chan beklediğiyle alakasız olan manzara karşısında yüzünü buruşturmuştu. "Bu ne amına koyayım?" diye yüksek sesle söylenmesiyle de kapıyı sertçe çarpıp çıkması bir olmuştu.
İkilinin yeniden umurları tamamen birbirlerine kaymışken, sarışın gülmeye başlamıştı. Oğlan da ona katıldığı zaman dudak dudağa gülüşmeler kopmuştu, aralarında kaçak öpücükler de kol geziyordu.
🔹🔹
Hyunjin, okul çıkışı bitkinliği ile adımlıyordu sınıftan dışarı. Bugün Changbin gelmemişti ve ders programı aniden değişmiş, üstüne en sevmediği dersler bugüne denk gelmişti. Yani pazartesi günü en kötü böyle geçebilirdi.
Okul kapısına doluşan kalabalığı atlatıp dışarı çıktığında ellerini pantolonunun cebine sokup yürümeye devam ediyordu ki ilerideki sokak lambasının direğine yaslanmış adamı fark etti. O adamdı. Günlerdir gözüne takılan ihtiyar.
Yine göz göze geldiler. Adam Hyunjin'in etrafına inceden bakınıp kaçırdı gözlerini, ardından arkasına döndü ve ağır ağır yürümeye başladı.
Hyunjin ise kaşlarını çatmışken anlık gelen cesaretle bağırdı. "Hey, bir dakika!" adımları sıklaştı, adam hâlâ ağırdı. Sarışın yetişti neredeyse ve son bir kez seslendi. "Bayım!"
Hızlanmasını hatta kaçmasını bekliyordu fakat ihtiyar buna tezat yalnızca durdu yerinde. Elinde plastik bir poşet vardı, içi su doluydu ve ucuna düğüm atılmıştı. Düğüm kısmından tutuyordu.
Adam saniyelik bir bekleyişin ardından döndü. Hyunjin'in gözleri üzerinde gezindi ihtiyarın. Nedense derbeder sayılabilecek ifadesinin altına saklanmış onlarca farklı şey seziyordu. Derince bir giz sanki omuzlarından sallanıyordu.
"Tanıyor muyum sizi?" dedi tek kaşı havalanırken.
Adamın boş bakışlarını cevap alamayacağının göstergesi sanarken aksine aralanmıştı ihtiyarın dudakları. "Yanındaki çocuk," demiş ve hemen kaçırmıştı gözlerini. Bu sefer kaçar gibi de hareketlenmişti.
"Nereye gidiyorsunuz?" deyip kolunu tutmaya yeltenmişti fakat yetişememişti.
"Gitmem lazım, çok geç kaldım." diye mırıldanıp kaybolmuştu gözden. Hyunjin ardından bakakalmıştı aklındaki binlerce soru işareti ile. Ancak bildiği tek bir şey vardı.
İhtiyar bir şeyler biliyordu ve bunun kesinlikle kendisi ya da Tithis ile alakası vardı.
ya bu ihtiyarı asla koreli düşünemedim mavi gözlü beyaz sakallı bir batılı gibi canlanıuor zihnimde öyle yani öptüm kalpkalp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adore you | hyunin
Fanfiction[tamamlandı] Hyunjin okul dönüşü yolda bulduğu minik balığı evine getirmişti fakat bulduğu şeyin sıradan bir balık olmadığından haberi yoktu. -banginho, seungbin. -düzyazı.