Günün ilerleyen saatlerinde Hyunjin'in beklediğinin aksine hiçbir şey olmamıştı başka.
Abisi daha da burun kıvırır sanıyordu, fakat ekstra bir tepki almamıştı. Minho ile çıktıktan birkaç saat sonra geri dönmüş ve bir şey yaşanmamış gibi davranmıştı. Aslında öyle davranmaya çalışıyordu çünkü kolay hazmedilecek şeyler duymamıştı sonuçta. Hak veriyordu bir bakıma.
Şu an ise oturdukları akşam yemeği sofrasından kaçıp odasına gitmek için bahane aramakla meşguldü sarışın. Doğru dürüst iştahı yoktu, yalnızca Tithis'in yemeğini götürmek ve zaman geçirmek istiyordu.
Beyninin tükendiği hissettiğinde kendi yenilgisini kabullenerek en basitinden alışılmış palavrasını döküverdi sofraya.
"Ödevim," diye başladı yalancı bir endişeyle. "Kahretsin, unutmuşum tamamen!"
"Ne ödevi?"
"Matematik ödevim anne. Yarına yetişmesi gerekiyor. Gitmem gerek, odamda yiyeyim en iyisi." deyip yalnızca temiz çubuklar ile oynadığı yemek tabağını biraz daha doldurup gitmek için yelteniyordu ki babası durdurdu.
"Otur yemeğini rahatça ye oğlum, saat daha yedi buçuk."
"Olmaz. Yani, çok ağır bir ödev. İşlemler kafa karıştırıcı, uykum gelmeden yapsam iyi olur."
"Yemeklerden kaçmanın nedeni gerçekten derslerin mi Hyunjin?" diye soğuk ter attıran bir şüpheyle sormuştu annesi.
"Evet anne, yani ne kaçması. Kaçmıyorum ki."
"Bırakın gitsin işte, dokuzdan sonra kafası çalışmıyor zaten şu domuzun."
Chan söze karışıp sarışına kaçak bir bakışla 'git' işareti yapmıştı. Hyunjin'in amacını tahmin etmek zor değildi ve her ne kadar umrunda değilmiş gibi görünse de bir şeyden vazgeçiremiyorsa arkasında durmaktan başka yapabileceği hiçbir şeyi yoktu.
Bununla beraber anne ve babasına yapmacık bir tebessüm edip fırlamıştı odasına. Abisine minnetini sonra gösterecekti.
🔹🔹
Hyunjin, oğlanla geçirdiği akşam yemeği vaktinin ardından ders tadında birkaç saat harcamışlardı. Artık günlük konuşmaların olduğu kısa videoları art arda izletiyordu sarışın. Tithis merakla ekranda olup biteni anlamaya çalışırken Hyunjin de mavi saçlının zaman zaman ilginç tepkilerini gözlemliyordu pür dikkat. Kaşlarının, dudaklarının, gözlerinin en ufak kıpırtısı bile ilgisini çekiyordu.
Sonunda ikisinin de bir şeyleri seyretme süreleri dolduğunda Hyunjin, kısa bir duş alıp odasına dönerken babasının radarına takılmış ve ödevi ile ilgili envai tür soruya tutulmuştu. Üstünkörü cevap vermeye çalıştığı sorgu son bulduğunda odasına girmiş ve rahatça nefes vermişti. Odasının önünde babasıyla konuşmak ve her an odaya girme girişiminde bulunabileceği ihtimali tüylerini ürpertmişti.
Kurtulduğuna şükrederken kendisini izleyen mavi saçlı oğlanla bakışları kesişmişti.
Elindeki havluyla sarı saçlarının ıslaklığını alırken gülümseyerek yaklaşmıştı oğlana. Yanına oturup havluyu nemli hale gelen saçlarından çekip yatağın köşesine bırakmıştı.
"Rahatlatıyor duş almak." demişti kollarını yukarı kaldırıp gerinirken.
Meraklı mavi irisler üzerinde dolaşmaya devam ederken düşündü Hyunjin. "İhmal mi ediyoruz seni sanki?" dedi ve aklına gelen şey ile gülümsedi tekrardan. Bu yapacağı şu an her ne kadar tehlike arz etse de umursamayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adore you | hyunin
Fanfiction[tamamlandı] Hyunjin okul dönüşü yolda bulduğu minik balığı evine getirmişti fakat bulduğu şeyin sıradan bir balık olmadığından haberi yoktu. -banginho, seungbin. -düzyazı.