Gözlerimi araladığımda başımın altındaki gümbürtüye anlam vermeye çalıştım. Saçlarımın üzerinde bir el geziniyordu. Hafifçe kıpırdanıp başımı kaldırdığımda onunla göz göze geldik.
"Günaydın minik panda."
"Panda mı?" dedim fazlasıyla şişen gözlerimi aralarken. "Saat kaç?"
"Gece dört."
"Yuh! Kaç saattir uyuyorum ben?"
"Valla ben geleli beş saat oldu."
"Ne?!" Gülümsedi ve bedenini bana doğru çevirdi.
"Uykuya düşkünsün sanırım." Dağılan saçlarımı arkaya doğru attım. Toplamak isterdim ama kolumu kaldıracak halim yoktu.
"Ağlayınca.." diye mırıldandım güçlükle. Konuşasım yoktu.
"Balım.." Kolunu koltuğun sırt kısmına koymuştu.
"Hı?"
"Ne oldu birden bire?" Arkama yaslandım.
"Klasik duygusal çöküşlerimden birisi.."
"Anlatmak ister misin?" dedi anlayışla. Gözleri beni anladığını bas bas bağırıyordu.
"Bilmiyorum, anlatmak çözüm olmuyor ki.."
"Daha önce bana hiç anlatmadın. Denemeden bilemeyiz."
"Annemle.." dedim titrek bir sesle. "Babamı özledim." Koltuktaki eli saç tutamlarımı buldu ve parmağının ucuna dolayarak oynamaya başladı. "Hep özlüyorum da.. Bazen katlanılmaz bir hâl alıyor işte."
"Dönüp dolaşıp yine yanlarına gideceğiz." dedi buruk bir tebessümle. "O zaman dinecek özlemimiz." Gözlerindeki hasreti gördüm. Benim gibi bakıyordu şimdi. Annesinden merhamet bekleyen bir çocuk gibi bakıyordu.
"Benim kaybetme korkum var Sancak. Annemi ve babamı peş peşe kaybettim sayılır. Aralarında iki yıl bile yok. Şimdi sen de göreve gidince.." Kırdığım pot umurumda değildi artık. Kendimi net bir şekilde ifade etmek istiyordum. Saçımdaki eli yanağıma indiğinde titrek bir nefes aldım ve çok minik bir hareketle başımı hafifçe eline yasladım.. "Sana bir şey olmasın Sancak. Bir kişiyi daha kaybedemem.." Baş parmağını yavaşça yanağıma sürttü.
"Seni bırakmayacağım diye söz vermeyi çok isterdim Balım.." Sertçe verdi nefesini. "Ama söz veremem. Garantisi yok ki bunun. Ölümün-"
"Söyleme." Dolan gözlerimi kırpıştırdım. "En azından ağzımıza almayalım."
"Tamam güzelim, almayalım ağzımıza." Yanağımdaki elini omzuma indirdi. "Şimdi biraz daha iyi misin?" İki yana salladım başımı.
"İyi hissetmiyorum. Hâlâ kalbimin üzerinde bir ağırlık var."
"Günün sonunda," dedi elimi tutarken. "Ne yaparsak yapalım, bir şeyleri engelleyemiyoruz Balım. Elimizde değil." Avuçlarının içindeki ellerime indirdim bakışlarımı.
"Geçer mi peki bu his?" Başını iki yana salladı.
"Yıllardır benimle, gram eksilme olmadan. Aksine her geçen gün artıyor."
"İyi bir motivasyon konuşmacısı değilsin." dedim burnumu kırıştırarak. Ortamın kasvetli havasını dağıtmaya çalıştım.
"Gerçekçi bir insanımdır," dedi burnuma parmağının ucuyla hafifçe vurarak. "Sen motive ol diye olmayan şeylere inanmana müsaade etmem." Haklıydı, kendimi yalanlara inandırıp onlara tutunamazdım. Ne olursa olsun sonunda gerçekle yüzleşecektim zaten. "Bazı kayıplar insanı güçlendirir Balım." Omuz silkip ayağa kalktım. Daha fazla konuşmak istemiyordum çünkü daha fazla üzülmemden başka bir işe yaramıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şimdi Biraz Uyu | Texting
Acak4: Balım Hanım biz mi sizi aldırtalım, siz mi kendi ayaklarınızla paşa paşa gidersiniz? Keşke anlasaydım ne olduğunu. 6: Bacım neyi anlamadın acaba? 6: Nasıl becerdiysen ki beceriyle mi alakalı onu öğreneceğiz 6: Operasyonda olan bir timdeki on...