"Hangi çiçeği seviyor en çok?" Bir süre duraksadı ve sonrasında kalbimin ritmini bozacak kadar güzel gülümsedi. Aklına bir şeyler gelmiş olmalıydı. Güzel yüzünü izlediğim sırada iç çekti.
"Lale, beyaz lale.." Ensesini kaşıdı hafifçe. Utandığında veya çekindiğinde yapıyordu bunu genelde. "Lise mezuniyetinde almıştım.. Hayatımda ilk defa o gün kıyafetlerime özen göstermiştim. Bir mağazaya girip gömlek, pantolon ve ayakkabı almıştım zar zor. Kalan parayla da yol kenarında çiçek satan birinden lale almıştım. O kadar çok sevinmişti ki.." Yüzündeki gülümsemeyle iç çektim.
"Çok seviyorum seni ben ya.. Merhametini, o çocuksu heyecanını, kardeşine verdiğin kıymeti, bir şeyler için çabalamanı.. Her hareketine, her özelliğine ayrı ayrı aşık ediyorsun beni." Gülümsemesi gittikçe büyürken bana doğru bir adım attı. Hafifçe geriledim bu hareketi ile beraber.
"Dışarıdayız.." Başını salladı.
"Dışarıdayız." Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemek için tuttum kendimi. İç çekti.
"Ben de seni çok seviyorum güzelim." Sıra bize geldiğinde Sancak abartısız bir buket istediğini söyledi. Dışarıdan gelen korna sesiyle o tarafa doğru gitmeye başladım. Arabayı biraz ters bir yere koymuştuk.
"Geliyorum hemen." Başını salladığında çıktım çiçekçiden ve özür dileyerek arabaya bindim. Hızlıca arabayı park ettiğim yerden çıkartıp ilerledim ve yeni boşalan bir tere park ettim. Arabadan inip çiçekçiye doğru ilerlerken Sancak'ın geldiğini görüp adımlarımı durdurdum.
"Arka koltuğa koysana çiçekleri güzelim." Elinden buketi aldığımda kalan bir tane gülle gülümsedim.
"Bu nerden çıktı?"
"Fıstığıma alıp sana almamak olmazdı." dedi gülümseyerek. Elimdeki lale buketini arka koltuğa dikkatlice bıraktıktan sonra kapıyı kapattım ve ona döndüm. Elindeki gülü aldıktan sonra kollarımı boynuna doladım.
"Teşekkür ederim sevgilim."
"Rica ederim güzelim benim." Boynuna küçük bir öpücük bırakıp geri çekildim.
"Çiçeklerin Efendisi olma yolunda emin adımlarla ilerliyorsun." Gülerek konuştuğumda serseri bir edayla yanağımdan makas aldı.
"Ne sandın yavrum!" Eğilip yanağımı öptükten sonra arabaya geçtik. Bakışları kolundaki saatine kaydı. "Geç kalmayız değil mi?"
"Sevgilim uçağın inişine daha bir saat var, işlemleriydi valiziydi derken kırk beş dakika falan geçer büyük ihtimalle. Bizim de kırk dakikalık yolumuz kaldı." Sertçe verdi nefesini.
"Çok özledim ya." Bu haline gülüp arabayı çalıştırdım.
"Ben de özledim."
"Galiba seni benden çok özledi." dedi trafiğe karıştığımız sırada.
"Abart."
"İnsanlar üzerinde farklı bir etkin var güzelim, farkında değilsin galiba bunun?"
"İltifat olarak kabul ediyorum."
"Benim ağzımdan sana karşı kötü bir söz çıkar mı?"
"Yeni tanıdığım birisine inanmakla ilgili bir şey söylemiştin galiba, yanlış mı hatırlıyorum?"
"Fazla hatırlıyorsun, fazla. Unut onu sen." Gülerek elini tuttum.
"Tartışma sırasında uzaklaşma sebebini daha iyi anladım o gün."
"Düşündüğüm şeyleri yanlış ifade ediyorum sakinleşmediğim zaman, önce durumu hazmedip kafamı toparlamam gerekiyor o yüzden."
"Yine de yeri geldikçe lafımı söylemekten çekinmeyeceğim, haberin olsun." Elimin üzerine sıkı bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şimdi Biraz Uyu | Texting
De Todo4: Balım Hanım biz mi sizi aldırtalım, siz mi kendi ayaklarınızla paşa paşa gidersiniz? Keşke anlasaydım ne olduğunu. 6: Bacım neyi anlamadın acaba? 6: Nasıl becerdiysen ki beceriyle mi alakalı onu öğreneceğiz 6: Operasyonda olan bir timdeki on...