55. Bölüm

1.6K 150 236
                                    

"Merhaba Sancak Bey." Tokalaşmak için elini uzattığında kısa bir an elini sıkıp bıraktım. "Geçmiş olsun, umarım büyük bir sorun yoktur." dedi kolumu işaret ederek.

"Eyvallah." demekle yetindim. Tam konuşmaya gireceği anda elimi kaldırdım. "Soru soracağım, cevaplayacaksınız." Başını sallamakla yetindiği sırada bir garson yanımıza geldi. "Çay?" Bal soruma başını sallayarak cevap verdiğinde garsona döndüm. "İki çay bize kardeşim."

"Ben de sade Türk kahvesi alayım." Garson siparişlerimizi getirene kadar sessiz kaldık. Bal elini dizime koymuştu. Sakin kalmam için baş parmağını ufak hareketlerle oynattı.

"Neden bulamadı bizi?" Avukat gülümsedi.

"Soy adınızı değiştirdiğiniz için.. Durumlar biraz karışık Sancak Bey aslında.. Kız kardeşiniz olduğunu yeni öğrendik biz." Dişlerimi sıktım.

"Nasıl yani?"

"Müsaade ederseniz en başından anlatmaya başlayayım." Gözümün seğirdiğini hissettiğimde derin bir nefes aldım. Sinirden mi bu haldeydim yoksa üzüntüden mi, hiçbir fikrim yoktu.

"O anlatsın."

"Kim? Dedeniz mi?" Başımı salladım. "Kendisi pek anlatacak-"

"O zaman onun yanında anlatırsınız."

"Sancak Bey bakın-"

"Taha Bey, görüşmek istiyorum. Kısa ve net." Omuzları yenilgiyle düştü. Önümdeki çay bardağını ziyan olmasın diye dikledim. "Gidelim, onunla görüşeyim." Ayağa kalkmamla Bal da kalktı.

"Kendisine sormama müsaade edin önce." Sol kolumu masaya yasladım ve üzerine doğru eğildim.

"Yıllardır beni arıyorsa görmek de ister, öyle değil mi?" Sert sesim yutkunmasına sebep oldu. Kravatını iki yana çekiştirip gevşetti.

"Kalp hastası kendisi, kafanıza göre karşısına çıkamazsınız." Telefonunu işaret etti. "Arayıp haber verelim, kalbine inmesin." Telefonunu elinden çektim.

"Güvenmiyorum sana." Kaşlarını çattı.

"Neden?" Dişlerimi sıktım.

"Sence?" Omuz silkti rahatlıkla.

"Nereden bilebilirim ki? Aksine benim size güvenmemem gerekir, öyle değil mi?" Kaşlarımı çattım. "Sonuçta Talip Bey'in maddi durumu ortada." Elimi masaya vurup yakasına yapıştım.

"Ne demek istiyorsun lan sen?!" Kolumda hissettiğim ellerle o tarafa döndüm.

"Sevgilim biraz daha sakin, dışarıdayız." Derin bir nefes alıp verdim ve yeniden karşımdaki herife döndüm.

"Ne ayaksın sen?" Etraftaki bütün bakışlar üzerimizdeydi ama umursamadım.

"Avukatım ben beyefendi, siz ne ayaksınız?" Yakasına yapışmam umrunda bile değildi. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım.

"Gel sen ben sana kim olduğumu göstereyim." Cüzdandan çıkardığım iki yüz lirayı masaya atıp yakasını bırakmadan kafenin dışına doğru çekiştirdim. En sonunda dışarıya çıktık. Sırtını arabaya yasladım.

"Dinliyorum sizi." Sakinliğini bozmaması sinirlerimi daha çok bozarken sakin kalmak için çabaladım. Avuç içimi arabaya vurduğumda derin bir nefes aldı. "Bakın Sancak Bey, asker olduğunuzu biliyorum. Hakkınızdaki her şeyi araştırdım-"

"Ben seni tanımıyorum birader, ne bileyim dolandırıcı olmadığını?!"

"Emin olmasaydınız buraya nişanlınızla gelmezdiniz."

Şimdi Biraz Uyu | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin