37. Bölüm

4.5K 195 670
                                    

"Sancak, Sancak kalk çabuk. Güneşin doğmasına on dakika kalmış, kalk." Gözlerini zorla açtığında uyandığını düşünerek hemen lavaboya koştum ve abdest aldım. Yeniden oturma odasına girdiğimde gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. "Sancak kalkman lazım!"

"Ne oluyor Bal?" Yeni uyandığı için boğuk ve mırıltı gibi çıkan sesiyle gülümsedim.

"Güneş doğacak, altı yedi dakikası falan kaldı. Çabuk kalk." Koltuktan fırladığında odaya geçip hızlıca hazırlandım ve niyet edip kıldım namazlarımı. Sancak'ın yanına döndüğümde koltuğa uzandığını fark ettim. Yangına gidip başında dikilmeye başladığımda tek gözünü ve kollarını açtı.

"Gel göğsüme sığ yarim." dedi fısıltıyla. Abdest aldığından dolayı nemli saçları alnına dökülmüş tatlı bir görüntü veriyordu. Gülümseyerek göğsünün üzerine yattım. "Hayatımın anlamı kollarımın arasında.." Kulağıma temas eden dudaklarıyla tüylerim diken diken oldu. "Dünyanın en huzurlu anı, şu an benim için." Derin bir nefes aldı. "Kokun kokuma karışmış, saçların ellerimin arasında." Yüzümü boynuna gömdüm. "Ve an itibariyle tamamlandım." Kısık bir sesle güldü.

"Ben de.." Fısıldadığım sırada dudaklarım boynuna değdi. Yutkunduğunu burnumun temas ettiği adem elmasından anladım. "Yuvam burası benim." Küçük bir öpücük bıraktığımda yeniden yutkundu.

"Bazen kelimeler yetmiyor," dedi boğuk sesiyle. Kollarını iyice sıkılaştırdı. "Yetmiyorlar hislerimi anlatmaya." İşaret parmağımla omzuna hayali şekiller çizerken bir yandan da gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum. Dün çok ağladığımdan olsa gerek başım ağrıyordu feci şekilde ve gözlerim açılmıyordu. "Ama şöyle düşün sevgilim; bütün şiirler sana yazılmış, bütün şarkılar sana söylenmiş yine de anlatamamışlar bendeki seni."

"Başkalarının yazdıkları da söyledikleri de onlara kalsın Sancak, senin bakışların bana anlatıyor her şeyi." Saçlarımın üzerinden öptü. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. "Uykum var."

"Benim de."

"Uyusak mı biraz?"

"Uyuyalım yavrum, uyuyalım." Vücudumu rahat bir pozisyona soktum ve rahatça kapattım gözlerimi. "Bal."

"Efendim."

"Seni seviyorum, haberin olsun." Güldüm.

"Var zaten haberim sevgilim, fırsat buldukça söylüyorsun."

"Yok bu öyle bi sevgi değil. Yani tanımsız anladın mı, bambaşka bir sevgi." Başımı salladım.

"Aynısını hissediyorum canımın içi, anlıyorum seni."

"Bal." Burnumdan gülerek verdim nefesimi.

"Efendim Sancak."

"Canının içi olmak çok güzel." Mırıltı gibi çıkan sesi içimdeki ona karşı olan hisleri bambaşka bir boyuta taşıyordu. "Sen de benim canımın içisin."

"Sancak."

"Efendim güzelim." Uyuklamaya başlamıştık bile.

"Senin canının içi olmak da çok güzel."

***

"Baal, uyan artık güzelim." Gözlerimi açtım. Görüş alanıma giren yüzüyle gülümsedim.

"Günaydın." dedim gözümü ovuşturarak.

"Sana da güzelim." Elini uzatıp yanağıma düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Sana sürprizim var demiştim ya," Ağır ağır salladım başımı. Uykunun etkisinden çıkamamıştım henüz. "Onu göstereceğim sana." Uzandığım yatakta doğruldum ve oturur pozisyona geçtim. Arkasına sakladığı ellerini çıkarttı. Elinde bir kavanoz bal vardı. "Sana ne alsam diye çok düşündüm. Mutlu olmanı istedim." Elindeki kavanozu işaret etti. "Sana senden daha güzel bir hediye bulamadım Bal." Şokla elindeki kavanoza bakıyordum. Şakaydı değil mi? Komikti çünkü.

Şimdi Biraz Uyu | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin