54. Bölüm

1.6K 148 153
                                    

Beş gün sonra
Sancak'tan:

Duyduğum seslerle gözlerimi açtım. Kaşlarımı çattım. Kahkaha sesleri yükseliyordu içeriden.

"Bal!" Birkaç saniye bekledim ama gelen olmayınca daha yüksek bir sesle bağırdım. "Bal!" Kapı açıldığında gülümseyerek içeri girdi güzeller güzelim.

"Günaydın bebeğim." Beş gündür duyduğum ve artık alıştığım tabir yüzümde küçük bir tebessümün oluşmasına sebep oldu.

"Günaydın bitanem, günaydın da ne bu içeriden gelen sesler?"

"Sevgilim, sizinkiler bugün dönecekler Şırnak'a."

"Haberim var."

"Kahvaltıya çağırdım işte ben de."

"Bazen benden bıktığını düşünüyorum." Gülerek yanıma oturdu ve yanaklarımı avuçlarının içine hapsetti. Tribimi hemen bir kenara bırakıp başımı çevirdim ve avuç içini öptüm.

"O nasıl bir cümle?"

"Yavrum niye sürekli birileri geliyor evimize? Biz niye baş başa kalamıyoruz Yurtsever kızı?"

"Sevgilim insanlar gidecekler, seninle görüşmek istediler ben de kahvaltıya davet ettim." Homurdanarak ayaklarımı sarkıttım yataktan. Fizik tedavi sayesinde biraz daha iyiydi bacaklarım. His kaybım git gide azalıyordu. "Küstün mü?"

"Yok güzelim, küsmedim." Yanağından öptükten sonra ayaklandım.

"Teğmeniim!"

"Ben bu sesle uyanmayı özlemedim ya." diye söylenerek kalktım ve dolaba doğru yürüdüm. Aynada gördüğüm manzarayla iyi ki böyle içeriye gitmedim diye geçirdim içimden. Sincaplı bir pijama altıyla karşılarına çıksaydım hepsinin ömürlük dalga konusu olurdum. Dolabın kapağını açtığımda gördüğüm manzarayla Bal'a döndüm. "Bunlar ne?" Gülerek yanıma geldi ve arkamdan belime sarılıp başını kolumun altından geçirdi. Alttan alttan tatlı bakışlar atarken dişlerim kamaşsa da kendimi tuttum.

"Bir sürü pijama aldım sana, birlikte giyeriz." İnekli, koalalı, kedili, civcivli ve daha sayamadığım bir sürü hayvanlı pijama vardı dolapta.

"Şaka mı yapıyorsun?"

"Hayır sevgilim, asla şaka değil."

"Bal ben bunları giymem. Tamam gönlün olsun diye sincaba eyvallah dedim ama o kadar yani. Kızım koskoca, bak altını çiziyorum koskoca teğmene inekli pijama mı giydireceksin? Hem sen nasıl benim bedenime uygunlarını buldun bunların?"

"Sevgilim sen bana imkansız de, otur nasıl oluyor izle. Ayrıca giyersin giyersin. Bitaneni üzecek değilsin ya?"

"Bu mevzuyu içerdekiler gidince uzun uzun tartışacağız."

"Tabii ki canım, sen pijamaları denerken konuşuruz." Söylenerek üzerime bir sporcu atletini geçirdim. Odadan hızla çıkmasıyla gülüp altıma da şort giyindim.

Beş gündür Bal'dan azar işitiyordum bu konu yüzünden. Hasta olurum diye endişeleniyordu, panik hallerini gülerek izliyordum. Sürekli bir çorap giydirme çabası vardı mesela, şort giyince de 'Bu ne hal, biz Antalya'da mı yaşıyoruz?' diyerek söylenmeye başlıyordu.

Bir hırkayı elime aldım içeride kızlar vardır diye ve odadan çıktım. Salona girdiğimde gördüğüm manzarayla kaşlarımı çattım.

"Kışlaya çevirdiniz evimi." Masanın başında benim için bırakılan sandalyeye oturdum. Göksu yengenin içeri girdiğini görünce Gökhan'dan yardım isteyip hırkayı giyindim. "Lan Üsteğmen senin evin yok mu İstanbul'da, niye burdasın?" Tam konuşacaktı ki elimi kaldırıp durdurdum. "Gökhan paşam, oğlum senin validen burada değil mi? Yanına gidip hayır duasını alsana." Tam konuşacakken yine elimi kaldırıp durdurdum. "Oğlum sizin eşleriniz, nişanlılarınız yok mu Şırnakta? Lan sizin çocuklarınız yollarınızı gözlemiyor mu?"

Şimdi Biraz Uyu | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin