57. Bölüm

2K 139 437
                                    

2 hafta sonra

"Sancak hadi, bir türlü hazırlanamadın!" Odanın önüne geldiğimde hâlâ üzerinde bir şey olmadığını gördüm. "Sevgilim iki saattir ne yapıyorsun burada?"

"Acaba Bal benimle ne zaman ilgilenir diye düşünüyordum." Gülerek yanaklarını avuçlarımın arasına aldım ve hafifçe sıkıştırdım.

"Ya," dedim dişlerimi sıka sıka. "Üç yaşındaki çocuk musun be adam, evi toparlamaya çalışıyorum." Omuz silkti.

"Bebeğindim hani?" Alnınından şak diye öptüm.

"Gel bebeğim, gel. Giydirelim mi seni?" Küçük bir çocukla konuşuyormuş gibi konuşmaya başladım. "He, ister misin? Addalara götüreyim mi seni? Uçağa binelim mi seninle?" Yatağın üzerindeki sweati giydirdim. "Ayakkabılarını da giyinelim mi?"

"Ya, Bal ya.." Gülümseyerek yanağından öptüm.

"Seni yerim lan." Kolunu belime sardı. Son zamanlarda sürekli bu haldeydik. O oturuyordu ben önünde ayakta dururken de bir anda sarılıyordu.

"Özledim seni." Ellerimi omuzlarına koydum. Yüzündeki izler neredeyse geçmişti. Vücudundaki ezikler de git gide yok oluyorlardı. İyileşiyordu canımın içi.

"Bebeğim alt tarafı on beş dakikadır yanında değilim." Üzerimi değiştirdikten sonra ona da değiştirmesini söyleyip son kez evi kontrol etmiştim. Bozulacak birkaç şeyi Selma ablaya vermek için ayırmıştım.

"Olsun, özledim." Sakallarını okşadım usulca.

"Geç kalacağız."

"Sen özlemedin mi?" Beni umursamamasına güldüm ve yanaklarını öptüm.

"Özledim bebeğim, çok özledim." Sıkıca sarıldığımda iç çektiğini duydum. Nihayet geç kalacağımızı kabullenip ayağa kalktığında kapının yanındaki küçük valizimizi aldı sol eline. Kapının önüne çıktığımızda Selma ablalara götüreceklerimi aldım. "Bunları Selma ablalara verip geliyorum." Başını salladığında hızla merdivenleri çıkmaya başladım.

"Dikkatli çık." Arkama dönüp dil çıkardığımda gülerek duvara yaslandı. Üst kata çıktığımda kapıyı çaldım. Anıl'ın bıcır bıcır sesleri yükseliyordu içeriden. Annesinin yardımıyla kapıyı açtığında gülümsedim.

"Ablaaa!"

"Paşam!" Poşeti yere bırakıp hemen diz çöktüm. Çok seviyordum bu çocuk adamı. Boynuma sarıldığında kollarımı hemen beline sarıp ayağa kalktım. Başını geriye çekip yanağımı öptü ve yüzünü omzuma sakladı. Bu hallerine gülerken Selma abla da 'ne yapacağım ben bu oğlanla' bakışları atıyordu.

"Hatun, geç kalmıyor muyduk biz?" Sancak'ın tripli sesini duyduğumda bakışlarım o tarafa döndü. Merdivenleri çıkıp yanımıza geldi ve kolunu belime sardı. "Anıl danası, ne işin var yengenin kucağında yine?"

"O abla, benim ablam!"

"Yengen paşam, o senin yengen."

"Hayır! Ablam!" Anıl dişlerini sıkarak konuştuğunda dayanamadım ve önce yanağını ısırdım sonra da sıkıca öptüm.

"Yerim seni çocuk!"

"Ben gidiyorum kızım, nereye düştüm ya?!" Sancak kolunu belimden çekmeden yürümeye başladığında Selma ablayla güldük. "Tamam senden ayrılamam ama gidiyorum, Anıl'ı bırak gidelim." Koluna vurup Selma ablaya döndüm.

"Selma abla, söylemiştim zaten düğüne gideceğimizi. Dolapta bunlar vardı da, bozulurlar diye sana vereyim dedim."

"İyi yapmışsın ablacım," dedi gülümseyerek. "Sancak, sen nasılsın?"

Şimdi Biraz Uyu | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin