🌃
"Şimdi neden evine kameralar koyduğumu ve seni takip etmesi için birilerini yolladığımı biliyorsun."
Debora Soare gözyaşlarıyla buğulanan gözlerini duvara sabitlemişti. Yaptıklarının sağlıklı bir davranış olmadığının farkındaydı, zaten yaptıklarını da savunmuyordu ama şöyle bir gerçek vardı ki, yaptığı onca şeye rağmen kaçmak istediği gerçekten kurtulamamıştı. Ne kadar önlem alırsa alsın, her adımına dikkat etmeye çalışırsa çalışsın korkusuyla yüzleşmişti. Fiziksel olarak kurtulmuş sayılıyordu ama kurtulamamıştı.
"Keşke bilmeseydim." diye mırıldandı, Eddie. Cenin pozisyonunda, başı ablasının bacaklarındayken o da gözlerini duvara sabitlemişti. Hatasını temizlediğine inanıyordu ama hâlâ aylarca annesi olarak merak edip kabul ettiği o canavarla konuştuğu için ablasının yüzüne bakmaya utanıyordu. Debora onu affettiğini söylemişti ama Eddie kendisini affedemiyordu. "Keşke beni kameralarla izlemeyi bırakmasaydın. Keşke beni takip etmesi için daha fazla insan yollasaydın."
"Keşke tüm bunları yapmak yerine sana gerçeği anlatsaydım."
Eddie saçlarında gezinen parmakları hissetti. Ablasının zorlukla konuştuğunun farkındaydı. Daha önemlisi ellerinin titrediğini fark ettirmemek için saçlarını okşadığının farkındaydı.
"Anlatamadım çünkü bir şeyleri sesli olarak dile getirmek o şeyleri kabul etmektir ve ben onları kabul etmek istemedim. Annemiz psikopat, şizofren, seri katil ve bizi öldürmeden kaçmak zorundayız demek yerine o bizi istemiyor demek daha kolaydı." Dudaklarından dökülen kelimeler, boğazına aldığı bıçak darbesinden daha çok canını yakıyordu. "Gerçeği kabul etmek çok ağırdı. Bu yükü senin de taşımanı istemedim. Ben biliyordum işte. Yeterliydi. Yeterli olması gerekirdi. Benim duyduklarımı duy istemedim çünkü çoğu insan bana onun gibi olacağımı söyledi. Hiçbir bilimsel kanıtları olmamalarına rağmen o hastalıkların genden gene aktarıldığını ve benim de katil olacağımı söylediler."
Gözyaşlarının akmaması için başını geriye attı. Geçmişte hayatında var olan insanlar kendisinden yeterince parça almıştı, bir de söylediklerini hatırlayıp gözyaşı dökmek istemiyordu.
"Benim çocukluğum öldü. Gençliğim... Aynısının sana olmasını istemedim. Sen çok masumdun. Normal bir hayat yaşama şansın vardı."
"Abla-"
"Ya da ben öyle sanıyordum. 20 yaşında düşünmen gereken tek şey derslerin ve eğlence olmalıydı ama sen ölümle yüz yüze geldin. Seni koruyamadım. Sonuç olarak ise Nadia'yı öldürdün."
"Sen benim yaşımdayken beni iyi yetiştirmeyi düşünüyordun. Birden fazla işte çalışırken hem de. Yaptın da. Bugünlere geldim. Ayrıca beni korudun da." diyerek itiraz etti. "Eğer ben daha iyi bir kardeş olsaydım bunlar yaşanmayacaktı."
"Böyle konuşma."
"Ama doğru! Kendimi ne sanıyordum da o canavarı araştırmaya kalktım ki?! Sen benim için her şeyi yaparken şımarıklık etmemem gerekirdi. Daha iyi bir kardeş olmam gerekirdi."
"Eddie!"
Debora, annesinden korkmasına rağmen Eddie'nin varlığı nedeniyle cesaret göstermişti. Onu korumak için kaçmıştı. Aynı kaderi paylaşmamak için her şeye katlanmıştı. Şimdi öylece durup kardeşinin kendisi hakkında böyle konuşmasına izin veremezdi. Bağırışından dolayı yattığı yerden çoktan doğrulmuştu Eddie. Onun saçlarını okşayan ve titremekte olan elleri havada kalırken sakin bir nefes almaya çalıştı.
"Özür dilerim." dedi yavru bir köpeğe benzeyen bakışlarıyla. "Seni yine üzmek istemedim, abla. Özür dilerim."
"Özür dilemene gerek yok. Sadece kendin hakkında böyle konuşma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
debora || bruce wayne
FanfictionDebora, İsrail Krallığı'na hükmeden tek kadın hakimin ve Yahudilik'te ki tek kadın peygamberin adıydı. Ve Debora, aynı ismi paylaştığı bu kadınlar kadar özeldi. Batman'in katı kurallarını sarsacak kadar özel. || Başlama Tarihi - 25.11.18 || || Bitir...