Chapter 26

1.8K 178 132
                                    

🌃

Öğle yemeğine çıkmak yerine testlerin ardından projesinin 135 tonluk basınca ulaşması ve akış hızının saniyede 300 kilogram olması gibi ayrıntıları notlarına işleyen Debora Soare üretim bölümünde yankılanan adım sesleriyle kalemini bırakıp omzu üzerinden gelen kişiye baktı.

Bayan Heliken elinde tuttuğu iki kahve bardağı ile kendisine doğru yürüyordu fakat gelirken topuklu ayakkabılarının zeminde çıkardığı ses başı ağrıyan Debora'yı rahatsız etmişti. Ayrıca anlam da veremiyordu. Üretim bölümünde çalışırken buna uygun iş ayakkabıları giymeliydi. Gerçi dün olanlardan sonra iş ayakkabılarının da güvenilirliği sorgulanmaya başlamıştı. Yine de hiç korumasız olmaktan iyiydi.

"Öğle yemeğine çıkmadığınız için size kahve getirmek istedim, Bayan Soare." Sol elinde tuttuğu kahveyi bırakarak gülümsedi. "Nasıl sevdiğinizi bilmediğimden ama çok çalıştığınız için yorgun olabileceğinizi düşünerek biraz koyu bir kahve aldım."

Debora için kahvenin koyu ya da sütlü olması önemli değildi. Sabah dokuzda çalışmaya başlamıştı, bu da altı saat aralıksız çalıştığı anlamına geliyordu. Ne olursa içeceği kesindi.

"Teşekkür ederim."

Bayan Heliken kendisine bir sandalye çekerek onun yanına oturdu. Kendi kahvesini ve kolunun altında duran tabletini masaya bırakırken dün yaşadıklarına rağmen çalışmayı sürdüren meslektaşına bakıyordu. O olay kendi başına gelmiş olsa işe gelmek bir yana dursun, odasından bile çıkamazdı.

"Gerçekten Bay Wayne'i dava etmeyecek misiniz?"

"Ne?" Kaşlarını çatarak Bayan Heliken'e döndü. "Neden böyle bir şey yapayım?"

"Mesai saatleri içerisinde tamamiyle şirketin suçu olan bir iş kazası yaşadınız. Resmî olarak tutanak da tutuldu. Demek istediğim, eğer dava ederseniz hayatınız boyunca çalışmanıza gerek kalmayacak kadar yüklü bir tazminat alırsınız."

"Kulağa güzel geliyor." derken sesli gülüşünü gizlemedi. "Ancak bu herkesin başına gelebilecek bir kaza. Büyütmenin bir anlamı yok. Ayrıca endüstiriyel robot ikiye ayrıldı. Bu herkesin suçu olabilir. Üreten firmanın, test ekibinin, satışa onay verenin, satın alanın, İSG çalışanlarının... Tamamiyle şirketin suçu olduğuna katılmıyorum. Hem hayatım boyunca çalışmamaktan pek memnun kalmam. Ciddi şekilde işine aşık bir insanım. Genelde yorucu olsada..."

"İşinize aşık olduğunuz konusunda hiçbir şüphem yok." diyeren Debora'nın gülüşüne eşlik etti. "Aynı zamanda oldukça hoşgörülü ve sakin bir kişiliğiniz var."

Debora bu yoruma gülmemek adına kahvesinden uzun bir yudum aldı. O sırada ne kadar da 'hoşgörülü' ve 'sakin' olduğunu düşünüyordu. Gerçi kendisini tanımayan birinin böyle düşünmesi normaldi. Aslında kendisi hakkında birçok farklı düşünce bulunmasını da normal karşılayabilirdi. Herkese yaklaşımı farklıydı sonuçta.

"Bir başkası olsa hastaneden çıktığı gibi soluğu avukatın yanında alırdı."

"Dediğim gibi, büyütmenin bir anlamı yok."

Kadın yeniden konuşacaktı ancak telefonunun çalmasıyla birlikte henüz yeni oturduğu sandalyeden kalkıp bölümden çıkmak zorunda kaldı.

Yeniden tek başına kalan Debora notlarını tuttuğu defterini kapatarak dosyasının arasına koydu. Kendi kendine gülmeden de edemiyordu. Bazı olaylara karşı kendisi mi çok umursamazdı yoksa diğerleri mi çok hassastı, anlamakta zorlanıyordu.

Bu sefer onun telefonu çaldı. Birkaç mesaj ve cevapsız aramalar bildirim panelini doldurmuştu. Aralarında oğlanlara ait mesaj ya da arama olmadığına emin olup telefonun çalmasına sebebiyet veren mesajı açtı. Mesaj Rose'dan gelmişti.

debora || bruce wayne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin