🌃
"Ne istiyorsun, John?"
John Constantine, Bruce Wayne'in o klasik Batman bakışlarının hedefi olmayı umursamaksızın sigara dumanını içine çekti. Yarasa mağarasında, bilgisayarın önündeki gereğinden geniş masaya yaslanmış, bir eli trençkotunun cebindeydi. Hiç acele etmiyor, hatta keşke birkaç gün önce burada olsaydı ve korku gazının yarattığı kaosta biraz eğlenseydi diyerek Batman'i daha da sinir ediyordu.
"Neden dünyanın en iyi dedektifini görmek isteyebileceğimi düşünmek yerine bir şey istediğimi varsayıyorsun, dostum?" John sigara dumanını özellikle ona doğru üfleyip oyuncu bir sesle devam etti. "Hadi, aptalca 'Çünkü ben Batman'im.' ya da 'Seni tanıyorum.' desene."
"Ne istiyorsun, John?" diye tekrarladı Bruce sabrının sınırında.
"Çürümüş ruhunu istemiyorum elbet, ufak bir iyilik- Ooh."
John mağaraya giren bedeni gördüğünde duraksadı. Gözleri şaşkınlıkla genişlerken dudakları flörtöz, muzur bir sırıtış ile kıvrıldı. Parmaklarında duran sigarayı bile unutmuştu.
"Debora Soare."
John Constantine'in dudaklarından bir büyü söylüyormuşçasına ahenkli çıkmıştı kadının ismi. En sevdiği şarkıyı mırıldanıyormuşçasına.
"Constantine."
Debora ise onun aksine sadece soyadını söylemekle yetişmiş, yüzüne hiçbir duygu yansımasa bile soyadını mesafeli bir tonda vurgulamıştı.
"Hâlâ bana kızgın mısın, gün ışığım?" John elini kalbine koydu. "Kalbimi kırıyorsun."
"Bedeninde ki 206 kemiğin her birini kırmamı mı tercih ederdin?"
"Ah, sinirlisin." John, Bruce'un varlığını umursamadan Debora'ya yaklaştı. "En sevdiğim."
"Birbirinizi tanıyorsunuz." dedi, Bruce zaten durum açıkça ortadayken.
"Şanslıyım ki."
"Ne yazık ki." diyen Debora'ydı.
"Nasıl?"
"Sanırım biraz kıskandı."
John bunu Debora'ya, Bruce'u işaret ederek söylemişti. Debora göz ucuyla Bruce'a baksada emin değildi ama Bruce bakışlarını John'a kitlemişti.
"Vegas'ta tanıştık."
"Şşht, gün ışığım, Vegas'ta yaşanan Vegas'ta kalır."
"WYNN'de blackjack oynuyordum." John'un sinir bozucu tavrını görmezden geldi. Vegas'a gitmek, WYNN'de VIP kumar masasına oturmak Debora'nın geçmişine dair en sevdiği anısıydı. "Bu siktiğimin, yürüyen Dunhill'i hile yapana kadar."
Dunhill, İngiltere'de üretilen bir sigara markasıydı. Debora kelime oyunuyla hem John'un kökenine hem de sigara paketi olarak dolaşmasına laf atıyordu.
"Sadece dikkatini çekmeye çalışıyordum." John parmaklarının etrafında yayılan sarı ışıkla birlikte o gece çaldığı kupa papazını ortaya çıkardı. "Başardım da."
Debora gözlerini kısarak karta baktı. Hiç beklenmedik şekilde, aniden orta parmağının tırnağıyla büyünün içinde duran kartı ikiye bir bıçak gibi kesti. Aslında o kart John'u çağırabilmesi için büyü idi. Debora biliyordu. John da Debora'nın bildiğini biliyordu. Sırıtışı daha da büyüdüğünde Debora da sırıttı. John'dan tamamen nefret ediyor değildi elbette ama cidden Vegas'ta yaşanan Vegas'ta kalırdı.
"Hiç değişmemişsin, Constantine." Debora'nın ilk başta çıkan mesafeli sesi tam tersine dönmüştü. Sarışın adamın trençkotunun cebinden görünen sigaraya uzanıp bir dal aldı. İronikti ki, Dunhill içiyordu. Arkasını dönmeden önce Bruce'a bakıp konuştu. "Bahçede olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
debora || bruce wayne
FanfictionDebora, İsrail Krallığı'na hükmeden tek kadın hakimin ve Yahudilik'te ki tek kadın peygamberin adıydı. Ve Debora, aynı ismi paylaştığı bu kadınlar kadar özeldi. Batman'in katı kurallarını sarsacak kadar özel. || Başlama Tarihi - 25.11.18 || || Bitir...