Chapter 45

480 72 34
                                    

🌃

"İşle ilgili sormak istediğin başka bir şey var mı?"

Debora Soare o güven veren gülümsemesiyle ekrana bakıyordu. Dik duruşuyla otoritesini ortaya koymuştu. Patron kendisiydi şüphesiz. Sesi kadife gibi kayıyor, cümleleri pürüzsüz tamamlanıyordu. Bu kadar kusursuz olması biraz sinir bozucu gözükebilirdi ama gülümsemesi güneşin batmasını sorun ettirmiyordu bile. Ekran karşısında olmasına rağmen iş görüşmesi yaptığı genç kızın stresini alıveriyordu dudaklarını şekillendiren duygu.

"Hayır, çok teşekkür ederim." Genç kız ellerini birleştirip minnettar oluşunu beden diliyle de gösterirken tatlı heyecanı sesine yansıyordu. "Her şey çok netti. Aklımda herhangi bir soru yok. Beni mülakata kabul ettiğiniz için de teşekkür ederim. Genelde bu adıma bile ulaşamıyorum."

"Yeni mezun olduğun için böyle düşünüyorsan, düşünme. Şirketler tecrübe arayarak bazen hata yapar ve taze, parlak zihinleri kaçırırlar."

"Onlardan biri olmadığınız için teşekkür ederim." Debora'nın söyledikleri genç kızı daha da sevindirmişti. "Çok teşekkür ederim, Bayan Soare."

"Asıl zaman ayırdığın için ben teşekkür ederim." Çıktısını aldığı öz geçmişi parmaklarında döndürdüğü kalemiyle işaretledi. "Cuma günü mailine kesin dönüş yapılacak. O zamana kadar kendine iyi bak."

"Sizde öyle. İyi günler, Bayan Soare."

Ablasının iş görüşmeleri süresince sessiz kalması adına bizzat ablası tarafından tehdit edilmiş Eddie sonunda cipsini, özellikle sesli şekilde yemeye geri döndü.

"Ne oldu?" diye sordu ağzı doluyken, ablasının gülmeyi kesmesine karşı.

"Bana benziyor." dedi Debora görüştüğü genç kızı kastederek. "Heyecanı, gülüşü, hayalleri..."

"Gençliğini özleyecek kadar yaşlı değilsin, abla. Ya da öyle misin? Takma diş yaptıralım mı sana?"

Debora gülüşünü kaybetmemişti ama diğerleri için aynı şeyi söyleyemezdi. Bunu fark etmesi denizin hırçın dalgaları gibi ruhuna vurmuş, onu hüzünlü düşüncelere sürüklemişti ki, elbette Eddie 'küçük kardeş piçliğini' asla bırakmayarak düşüncelerini dağıtmıştı.

"Ondan mı bahsediyorum, geri zekâlı?!"

Debora bacağının altına koyduğu yastığı kaldırdığı gibi kardeşinin suratına fırlatmıştı. Hareketin gelişini görmüş ama yeterli zamanda tepki gösterememiş Eddie yüzünden kucağına düşen yastığı aynı güçte ablasına fırlatıp siper almak için aceleyle koltuktan kalkmıştı.

"Küçücük evde nereye kaçacaksın acaba?"

Kardeşinin fırlattığı yastığı havada kaptığı için zafer gülüşünü takınan Debora oturduğu yerden kalkarken bilgisayarına gelen görüntülü konuşma istediğini kabul ettiğinden habersizdi. Kedi yavrusu gibi ensesinden yakaladığı kardeşinin kafasını koltuk altına alıp bedenini eğerken aşırı eğleniyordu.

"Polis diye bağırırım."

"Tehdit miydi bu şimdi?" Eddie'nin yere düşmesini sağlayıp tepesinde dikilirken güldü. "Polis ne yapabilir, hayvanat bahçesine haber vermek dışında?"

"Abla!"

"Boston Franklin Hayvanat Bahçesi mi?" Debora hayali telefon görüşmesini gerçekleştirirken ayaklanan kardeşinden uzağa ilerledi. "Sanırım bir boz ayı firar etmiş. Kontrol edip geri dönüş sağlayabilir misiniz?"

"Bir tane de goril kaçmış kafesinden. Karşımda duruyor şu an. Biraz aptal gibi."

"Aptal mı? Zekadan bahsedene bak sen!"

debora || bruce wayne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin