🌃
Gotham'da yaşayan herkes karanlığın çökmesi ile pencerelerini kapatmış, perdelerini sonuna kadar çekmiş, kapılarını iki kez kitlemiş, televizyonlarının sesini kısmıştı. Dört duvar arasında, önlem alarak oturmalarına rağmen evlerinin yakınında bir patlama olmasından ya da uzaydan gelen sözde bir kahramanın evlerinin duvarlarından geçmesinden endişeliydi.
Herkesin aksine renklerden yoksun Gotham'ın içinde renkleri yaratan Debora Soare ise balkon kapılarını sonuna kadar açıp kapanmamaları için önlerine saksılarını çekmiş, yüksek sesle oynattığı hareketli şarkının ritmine kendisini kaptırmış şekilde dans ederken sadık dostlarıyla oynuyordu.
İçeri doğru uçuşan perdeleri bedenine çarpıyordu. Yeni suladığı bitki ve çiçeklerinden yükselen buram buram toprak kokusu rüzgar eşliğinde salona misafir olmuştu. Ciğerlerini bu güzel havayla doldururken kendi etrafında döndü. Omuzlarına sürten saçları havalanırken kendisini taklit edip birkaç kez dönen Dulce'yi saniyeler içinde kucağına alıp omzuna yatırdı. Yavru köpek vakit kaybetmeden sahibinin yüzünü yalamaya başlamıştı. Debora yanağındaki ıslaklıkla evi dolduran neşeli bir kahkaha atıp iki yana sallanmaya devam ederken kendisini izlemekte olan Bruce'dan habersizdi. Üzerindeki bakışları fark edemeyecek kadar kaptırmıştı kendini ritme.
Ev ile arasında yaklaşık yirmi metre gibi bir mesafe olan Bruce yine de o eşsiz kahkahayı işitti. Batman maskesinin açıkta bıraktığı dudakları öncesinde hiç olmadığı kadar yukarı kıvrıldı. Ay ışığı, ona göre, kusursuz bir şekilde kadının bedenini aydınlatıyordu. Gülüşü, sanki karanlık bir büyü gibi içine işliyor ve görünmez, nazik kollar bedenini şefkatle çevreliyordu.
"Seni koca bebek!"
Debora, yavru Dulce'yi kıskanarak bacaklarına atlayan Alb'a karşı daha sesli güldü. Dulce'yi koltuğa, yastıkların arasına bırakıp çevik bir hareketle Alb'ı kucakladı. Yaklaşık kırk kilo olan koca köpeği kucaklaması Bruce'u biraz olsun şaşırtmamıştı. Debora'nın istediği sürece her şeyi yapabileceğini biliyordu. Gerçekten koca bir bebek olan Alb'ı kucaklaması oldukça normal gelmişti gözüne.
"Bruce, yedinci caddede bulunan bankada bir patlama oldu."
Kulaklık aracılığıyla kendisine seslenilmesi üzerine gülümsemesi soldu. Yüzlerce şehir gezmiş, göz kamaştırıcı manzaralara denk gelmiş, eşi benzeri olmayan tesadüfî anlara tanık olmuş, mucizevî olayların içinde bulunmuştu fakat hiçbiri şu an görüş açısındaki kadının kendi küçük alanındaki huzuru kadar özel değildi. Bu nedenle gitmek istemiyordu. Kadın devam ettiği sürece sonsuza kadar burada durabilirdi ama derinlerde, benliğini öldüren kimliği ona insanların yardıma ihtiyacı olduğunu söylüyordu.
Bruce derinlerden gelen sese boyun eğip oradan uzaklaşırken Debora kapısının çalmasıyla birlikte Alb'ı kucağından indirdi. Müziği kapattı. Uçuşan saçlarını parmakları ile geriye tarayıp yatıştırırken kapıyı açmıştı.
Gecenin bu saatinde evine gelebilecek kişi sayısı bir elinin parmaklarına eşitti ancak kapısındaki o kişilerden biri değildi.
"Dustin?"
"Rahatsız etmiyorum, değil mi?"
"Ediyorsun..." Debora iş arkadaşının elinde tuttuğu çiçeğe göz ucuyla bakıp neşeli hâlini kaybederken kaşlarını çattı. "Ama sorun değil, bu saate burada ne işin olduğunu merak ediyorum."
"Saatin geç olduğunu biliyorum. Özür dilerim, sabahı bekleyemedim. Seninle konuşmam gerekiyor."
Başını sallamakla yetindi, Debora. Kapıdan çekilip adamın içeriye geçmesine olanak sağladı. Bir şeyler içip içmek istemediğini sorgulamadan, burada bulunma süresini uzatmak istemediğinden, karşısına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
debora || bruce wayne
FanfictionDebora, İsrail Krallığı'na hükmeden tek kadın hakimin ve Yahudilik'te ki tek kadın peygamberin adıydı. Ve Debora, aynı ismi paylaştığı bu kadınlar kadar özeldi. Batman'in katı kurallarını sarsacak kadar özel. || Başlama Tarihi - 25.11.18 || || Bitir...