8. Bölüm

6.1K 209 39
                                    

Bilmem kaçıncı kez çalan telefonum susmak bilmediği için zar zor gözlerimi aralayıp açtım telefonu. Hayır bir hafta sonum vardı bıraksınlardı beni de uyusaydım ya. Kim olduğuna bakmadan açmıştım telefonu.

"Alo?"

"Beyla hocam? Merhaba uyandırdım galiba kusura bakmayın." duyduğum ses tanıdık gelmediği için kaşlarımı çattım ve göz bandını hafif yukarı kaldırarak telefonu kulağımdan çekip arayana baktım. Kayıtlı olmayan bir numaraydı.

"Estağfurullah. Asıl siz kusura bakmayın bakmadan açtım telefonu fakat kim olduğunuzu öğrenebilir miyim? Çünkü numaranız kayıtlı değil de." aynı zamanda da yatakta dik bir konum almıştım. Sırtımı yatak başlığına dayayarak öyle konuşmaya devam ettim.

"Anlıyorum evet tabi. Ben Fatih hoca. Beden hocası olan."

"A Fatih hocam. Kusura bakmayın lütfen henüz hiçbir hocanın numarasını kaydetme fırsatım olmadı. Yanlış anlamayın beni, size özel bir durum değil yani."

"Yok yok hiç problem değil. Ben sizi şey için rahatsız etmiştim aslında, sizin eviniz okula yakın ve ben de ev arıyorum acaba yardımcı olabilir misiniz? Hani sizin mahallede bana da bir ev bulabilir miyiz acaba? Diye sormak için aramıştım."

"Yani bilmiyorum çok mahallenin durumunu şimdi ama ben bakarım elbette eğer bir şeyler bulabilirsem geri dönüş de yaparım size."

"Teşekkür ederim Beyla hocam. Bir de ben şey diyecektim bu akşam müsaitseniz bir akşam yemeği mi yesek berber?" uykudan yeni uyanmıştım daha kahvaltı bile yapmadan akşam yemeğini düşünemezdim ki ben. Kahvaltı! Deren! Hazal! Ben tamamen unutmuştum beni keseceklerdi kesin. Gözlerim kocaman açılmış duvara bakıyordum.

" Fatih hocam bu akşam olmaz yani pek müsait olabileceğimi sanmıyorum. Hatta şu an bile pek müsait değilim. Ben dediğim gibi ev falan bulabilirsem sizi ararım. Hoşça kalın, iyi günler." diyerek konuşmasına fırsat vermeden kapadım telefonu. Hemen yatağımdan kalkıp koşar adım banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve yine koşar adım odama geçtim. Yatağımı toparladıktan sonra dolabımdan hemen bir eşofman ve sweet alıp giyindim. Üzerime de hırka geçirince tamamdım. Telefonumu ve cüzdanımı da alarak salona geçtim.

"Annem! Günaydın ama ben kaçar. Deren dün kahvaltıya çağırmıştı ben unutmuşum azcık daha geç kalırsam kesecekler beni. Aramışlar kaç kez zaten."

"Haberim var Beyla. Sana ulaşamayınca beni aradılar seni uyandırmaya geliyordum ben de. Çık hadi bekletme kızları." kafamı sallayarak ve annemi öperek çıktım evden. Melek teyzeler bugün sabah gelmişlerdi. Cihangir de artık tek değildi. İçim bir nebze de olsa rahatlamıştı artık. Deren'e gitmeden önce fırına uğrayıp simit, poğaça bir şeyler almaya karar verdim.

" Rüstem abim kolay gelsin."

"Oo hocam hoş geldiniz buyurun buyurun." mahallede herkes Deren'e de bana da üniversiteyi kazandığımızdan beri hocam diyordu.

"Kızlarla kahvaltı edeceğiz bize simit poğaça bir şeyler verir misin?"

"Hemen hazırlıyorum." kafamı sallayarak beklemeye başladım. O sırada daha yeni fark ettiğim Sinem ile gülen yüzüm düştü.

"Beyla! Nasılsın?" abartılı sesi karşısında yüzümü buruşturmamak için zor durdum adeta.

"İyim." demiş ve susmuştum. Onun nasıl olduğu ile ilgilenmiyordum çünkü.

"Ay yabani misin kızım sen hâlâ? Küçükken de böyleydin. Cihangir ile hep bu huyun hakkında konuşurduk." kaşlarımı çattım. Cihangir bu eski sevgilisi olacak şuursuz ile benim kötü huylarımı mı konuşuyordu gerçekten? Cevap vermemi engelleyen Rüstem abinin sesi oldu.

YÜREK YANGINI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin