"Baba!" gözlerim korkuyla bakıyordu. Eğer ki sarılmamızı ya da Cihangir ile olan yakınlığımızı gördüyse nasıl açıklayacaktım ben Allah aşkına?
"Ne yapıyorsunuz burada?" sertçe yutkundum. Ne diyeceğimi bilemez halde babama bakarken Cihangir söze atladı.
"Murat amca, Beyla okuldan birkaç öğretmen arkadaşı ile çarşı taraflarına gitmiş de bende onu oradan aldım beraber eve geldik."
"Senin ne haberin var Beyla'nın orada olduğundan?" babam o kadar şüpheci yaklaşıyordu ki bize Cihangir'in olayı batırmaması için söze atladım direkt.
"Hatırlıyor musun bilmiyorum baba da şey bizim okuldan Fatih hoca bana buralarda kiralık ev olup olmadığını sormuştu ya Cihangir abi de bir tane bulmuş onu haber vermek için aramıştı beni işte o şekilde biliyordu yani çarşı tarafında olduğumu. O da oralardayken aldı beni eve geldik beraber sağ olsun." babam gözlerini kısarak bir Cihangir'e bir de bana bakıyordu.
"Elindeki çiçekleri kim aldı peki kızım?" kafam direkt olarak kucağındaki çiçeklerime kaydı.
"Bir öğrencim. Matematiği benim sayemde anlamaya başladığını söyledi ve teşekkür etmek için de çiçek almış işte babacım." kafasını ağır ağır yukarı aşağı salladı.
"İyi hadi yürüyün bize geçelim annen sofrayı kurmuş."
"Ben hiç rahatsızlık vermeyeyim Murat amca."
"Ne rahatsızlığı oğlum. Allah Allah kurduğu cümleye bak! Yürüyün ikinizde. Hadi bakayım." Cihangir ile birbirimize baktık ve yakalanmamanın verdiği huzurla ilerledik babamın peşinden. Zaten eve fazla uzakta değildik bahçe kapısından girer girmez Oğuzhan evin kapısını açtı.
"Ooo Cihangir abicim hoş geldin!"
"Hoş bulduk koçum." ayakkabılarımızı çıkarıp içeri geçtik. Annem de mutfaktan çıkarak yanımıza geldi ve Cihangir, ben ve babam üçlüsünü görmek onu şaşırtmıştı. Muhtemelen üçümüzün beraber ne işi olduğunu sorguluyordu. Annem babama yönelerek elindeki poşetleri aldı ve sarıldı.
"Hoş geldin hayatım. Siz de hoş geldiniz çocuklar."
"Hoş bulduk Sultan teyze."
"Hoş bulduk anne. Müsaadenizle ben bir üzerimi değiştirip geleyim." diyerek bu saçma ortamdan kaçarcasına uzaklaştım. Odama geçer geçmez bizim kızları görüntülü aradım. Önce Deren açmıştı hemen peşinden de Hazal katılmıştı.
"Kızlar az kalsın büyük faka basıyordum." olabildiğince sessiz konuşmaya çalışıyordum çünkü Oğuzhan her an kapıdan beni dinliyor olabilirdi.
"Ne oldu?"
"Nasıl?" Deren ve Hazal'ın peş peşe bağırarak soru sorması üzerine telaşla konuştum.
"Şşş, sessiz olun bir ya! Şimdi Cihangir bizde ve akşam yemeği yiyeceğiz. Hemen sonrasında bize geliyorsunuz. Deren bir şeyleri belli etmeden kardeşine de Oğuzhan'ı dışarı çağırsın. O evdeyken rahat konuşamayız. Ayrıca Hazal o davet gecesini de anlatmadın. Gelince topluca konuşacağız."
"Of iki gün sonra nişanım var biz hiç bunu konuşmuyoruz ama!"
"Konuşuruz hayatım konuşuruz. Beyla da kalırız hatta bu gece." Hazal'ın söylediği şeye hevesle kafamı salladım.
"Şimdi kapatıyorum içeri geçmem gerek." kızlarla birbirimize bol öpüüklü bir vedalaşma gerkleştirdikten sonra telefonu kapamış ve kalkmıştım. Hemen üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Tam o sırada da odamın kapısı paldır küldür açıldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/317220823-288-k917554.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK YANGINI
Teen Fiction"Beyla?" arkamı döner dönmez ismimi duymam bir olmuştu. Bu oydu işte. Gözlerimin ve kalbimin hasretini çektiği, aklımın ise sürekli kötülediği kişiydi. Sertçe yutkundum hafif tebessüm ile bakıp güldüm. "Cihangir abi." dedim bende. Kaşları çatıldı...