• 7 •

6.1K 708 518
                                    

"Tişörtümü giydim."

O arkasını döndükten sonra devam ettim

"Bence pantolonum kalabilir."

"Anneni arar şikayet ederim."

"Annem hiçbir şey yapmaz."

"Sana ben ceza veririm."

"Bakıcım Minho-"

"Jisung kaç kere söyledim görmeyeceğim bile dizinden yukarısını. Hatta sadece alçın açıkta kalacak. Pantolonunu dizine indirdikten sonra bunu örteceksin üstüne ben de alçının üstünden çıkaracağım pantolonunu. Bu kadar. Hadi yap, dönüyorum arkamı."

Bacağımdaki çoğu iyileşmemiş tekme yaralarını görmemesini istiyordum. Elimden geleni yapmıştım ama vazgeçirememiştim. Anneme yaraların okuldan sonraki futbol antremanlarında olduğunu söylemiştim. Hiç de futbola gidip gitmediğimi sorgulamamıştı.

Pantolonumun düğmesini yavaşça açtım. Fermuarı indirdikten sonra sağlam bacağımdan destek alarak oturduğum yatağıma verdiğim ağırlığımı biraz azalttım ve pantolonun bel kısmını kalçamdan aşağı indirdim. Dizime doğru devam ettikten sonra ince küçük bir battaniyeyi belimle dizim arasında açık kalan yere örttüğümde bakıcım Minho'ya dönmesi için seslendim.

"Bak, hiç bir yerin görünmüyor."

Sağlam bacağımdan pantolonu çıkardığında izleri ve geneli morarmış bacağımı gördüğünde duraksamasından şaşırdığını ve bunu beklemediğini anlamıştım. Kafamı başka tarafa çevirerek göz temasından kaçındım.

"Jisung"

"Hm?" Ona hala bakmıyordum.

"Bana bak."

Bakmayacaktım

"Bana bakar mısın?"

Bakmadım

"Bakmazsan bunu indiririm."

Üstümdeki örtüyü açar gibi yaptığında telaşla kafamı ona çevirdim.

"Jisung bacağın.."

"..."

Derin bir nefes alıp yavaşça bacağımı tuttu. Morluklardan birinin üstünde yavaşça başparmağını gezdirdikten sonra hafif bastırdı.

"Ah! Bastırma ağrıyor!"

"Tekmelerden mi?"

Onayladığımda belirgin şekilde nefes verip alçılı bacağımdan da çıkardı pantolonumu. Eşofmanımı bacaklarımdan geçirdiğinde arkasını tekrar döndü. Üst kısmı da pantolonu çıkarırken yaptığım gibi giymiştim. Banyoya gidip elimi de yıkadıktan sonra mutfağa gittik.

"Bugün çok yoruldun." Koyduğu yemeği yerken yanımda telefona bakan bakıcıma konuştum

"Hayır, yorulmadım."

"Ben yoruldum." Dedim. Sohbet etmek istiyordum, onun birşeyler anlatmasını ve onu dinlemek istiyordum ama birşey bulamıyordum

"Yemek güzel olmuş, eline sağlık."

"Afiyet olsun Jisung. Sevindim."

"Bunun için bir eğitim aldın mı? Hobi mi yoksa gizli bir yetenek falan mı?"

"Haha ne? O kadar da değil Jisung."

"O kadar, bakıcım Minho. Gerçekten çok güzel."

"Hobi galiba. Yemek yapmayı hep sevdim. Uzun zamandır da evde olduğumda yemekleri hep ben yaparım."

"Eğer hep senin yemeklerini yesem, ki bu sıralar öyle oluyor, tüm yemekler en sevdiğim olurdu."

"Teşekkürler, bu kadar fazla övgüye alışkın değilim."

"Sürekli duyduğun birşey olduğunu sanmıştım oysa ki."

"Böyle düşünüyorsan ne mutlu bana Jisung."

"Evet."

"Sabah bahsettiğim eski sevgilim de yemeklerimi çok seviyordu."

"Sevmeyen var mı?"

"Ben, kendi yemeklerimi sevmiyorum. Herkesin yaptığı gibi alıştığım için ben, benimkiler kendime farklı geliyor."

"Evet farklılar, ama bu farklılıklar güzel yapıyor yemeği."

"Sen de farklı bir çocuksun Jisung. Senin bu farklılığın da sana bunun benim işim olduğu için değil de gerçekten yardımcı olmak için yanında olmayı istememi sağlıyor."
(Harika cümlemi anlamadıysanız açıklarım.)

"Bana koca bebek demek için mi ağlatıyorsun?"

"Ne? Hayır Jisung. Hey ağlaman için söylemedim bunu." Duygulanmama gülmüştü.

Ona ısınıyordum ve artık bir bakıcımın olmasını kesin olarak istemediğimi söyleyemiyordum.

Yemeği yedikten sonra odaya gidip uzanmıştım. Bakıcım da mutfağı topluyordu. O benim için bakıcıdan daha fazlası gibi hissettiriyordu. Belki de bir abiydi o benim için. Gerçekten bir abim olmasını çok istemiştim. O beni koruyor ve bana yardım ediyordu. Benim için endişeleniyor ve her şeyimi yapıyordu. Sonunda para alacaktı ama buna rağmen yanımda olmasını sevmeye başlamıştım.

Gözlerimi açtığımda Minho ceketini giyiyordu. Annemin sesini de duymuştum. Üstümde battaniye örtülüydü ve kafamın altındaki koltuğun kırlenti odamdaki yastıkla yer değiştirmişti.

"Uyandı." Dedi bakıcım. Sonra devam etti

"Yarın görüşürüz Jisung."

"Saat kaç? Gerçekten o kadar uyudum mu?"

"Çok derin uyudun Jisung, yorulmuşsun gerçekten. Neyse ben çıkayım. Yarın görüşürüz."

Minho gitmişti. Annem yeni gelmişti. Üstümü örten ve yastığımı değiştiren Minho olmalıydı. Başta çok gıcık olsam da şimdi onun iyi kalbini çok seviyordum.

Childminder // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin