"İç çamaşırımı çıkarmamda yardımcı olur musun?"
Konuşmamla birlikte uzattığı ellerini belimde hissettim. Dudaklarıma eğildiğinde bir yandan daha sonra derinleşecek aceleci bir öpüşme başlatıyor diğer yandan da beni tuttuğu belimden yatağa doğru yönlendirerek itiyordu.
Hızlanan kalbim nefesimi düzenlememi zorlaştırırken bunu fark eden sevgilim ise dudaklarını dudaklarımdan ayırmıştı. Sırtımın yatakla buluşmasını sağladıktan sonra üstümde dizlerinin üstünde duran Minhonun tişörtünün eteklerine uzandım. Bilerek benim çıkarmamı beklemişti.
Gözlerine bakarak yavaşça çıkardım tişörtünü. Gülüşü başımı döndürürken yaklaşıp dudaklarını boynuma dokundurmasıyla gözlerimi kapattım. Onun minik dudak hareketleri, benim gittikçe artan mırıltılarımla büyürken yattığım çarşafı sıkmaya başlamıştım.
Boynumdan köprücük kemiklerime, oradan da göğüs ucuma ulaşan dudaklarıyla çarşaf yeterli gelmemiş, ellerimi kaldırıp Minho'nun omuzlarına yerleştirmiştim. Göğüsümdeki baskısı arttıkça omuzlarını çizmeye başladım. Onun da bedeninde bir süreliğine izler kalmalıydı.
İki göğüsümde de işi bitmiş karnıma doğru inmişti. Artık hissetmediğim dili yerine hafif öpücükler kondurduğu karnımdan daha da aşağılara inerken elleri de rahat durmayarak üst bacaklarımı avuçluyordu.
Bacaklarımda hissettiğim eller eteğimin beline gitti ve eteğimi daha yukarı çekti. Nedenini Minho eteğimi kaldırdıp kafasını belime yakınkaştırdığını gördüğümde anlamıştım.
Çamaşırımı etekten ayırdığında eğilip lastiğinden tuttu ağızıyla. Yavaşça aşağı çekerken şişliğimin yüzüne çarpmasından endişelenmiştim.
Dizime kadar ağızıyla çektikten sonra sabredemeyerek elleriyle çıkardı. Sonra kendi kemerine uzandı. Kısa bir süre sonra da ikimiz de üstümdeki eteğim dışında çıplak kalmıştık.
İlk defa gördüğüm tamamen çıplak vücudunu incelerken üstüme tekrar eğildi. Bir elini saçlarıma attı. Yüzümden ayırmadığı gözleriyle makyajımı inceliyordu yakından. Saçlarıma dolanmış parmaklarını yavaşça kurtararak elini dudaklarıma ulaştırdı. Hafif aralık dudaklarımın arasından ittiği iki parmağını özenle ıslatırken asla unutmak istemediğim yüz ifadesini kazıyordum aklıma.
Islanmasını yeterli gördüğü parmaklarımı ağızımdan çekip eteğimin altından deliğime konumlandırması heyecandan midemi bulandırırken Minho bu halimden zevk alıyor olmalı ki elini minik dokunmalar dışında hareket ettirmiyordu.
"Hadi artık.." diye mırıldandım bedenimi aşağı itmeye çalışarak.
Kendi de artık dayanamıyor olmalıydı ki yavaş yavaş hissetmeye başlamıştım parmaklarını. İki parmağını da içime aldığımda hareket ettirmeye başlamıştı içimde. İleri geri hareketten çok içimi keşfediyormuş gibiydi parmakları. Bundan zevk almaya başladığımı fark edince Minho parmaklarını içimden çıkarıp kendi ağızına götürdü. Gözlerime bakarak yalaması artık son noktayken gözlerimi kapatıp sessizce inleyerek boşalmıştım.
"Bu kadar basit miydin?"
"Bu konuda zayıf olan ben değilim, sen çok güçlüsün."
"O zaman güçlendiğinde aynısını tekrar bekliyorum."
Yataktan kalkıp yerdeki kıyafetlerini aldığında ona sadece bakakalmıştım.
"Ne yapıyorsun?"
"Giyiniyorum."
"Saçmalama! Kabul etmiyorum dokunmadın bile!" Dedim nefes nefese
"Aynı itirazı benim yapmam gerekiyordu Jisung. Dokunmadım bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Childminder // Minsung
Fanfiction"Bacağım kırıldı diye bana bakıcı mı tuttunuz? Oldu olacak altımı da bezlesin."