• 17 •

5.1K 603 193
                                    

"Tamam ağlama artık Jisung. Neler olduğunu öğrenebilir miyim?"

"Ben yalan söyledim." Dedim. Kafamı onun göğüsünden kaldırmıştım ama hala yüzüne bakmıyordum. Sesim gerçekten çok acınası çıkıyordu.

"Ne yalanı?"

"Minho için..."

"Anlamıyorum Jisung. Bugün okulu asalım mı? Gel birkaç saat parkta oyalanalım. Babam işe gittiğinde akşama kadar boş bizim ev."

Kafamla onu onayladım. Ona ne olmuştu da bacağım kırıldıktan sonra bana bu kadar ilgili olmuştu? Bundan şikayetçi değildim.

İlerdeki parkta banklardan birine oturduk.

"Direkt söyleyeceğim Hyunjin."

"Dinliyorum"

"Ben Minho'dan hoşlanıyorum."

Hyunjinin ilgili yüzü bir anda değişmiş, garipleşmişti.

"Sen sormuştun ya, o zaman da seviyordum galiba. Ama hissettiğim şeyin bu olduğunu düşünmemiştim. Bakıcım o benim Hyunjin. Bana parayla ilgi gösteren birini sevebileceğimi kabullenmedim."

Yüzüne daha fazla bakamadım. Kafamı önüme çevirip birkaç saat sonra dersleri başlayacağı için hızlı hızlı kaydıraktan kayan çocukları izledim. Ne kadar çok kayarlarsa, ne kadar çok koşarlarsa kârdı onlar için.

Benim küçüklüğüme benzeyen düz uzun saçlı, gözünden düşmesin diye arkasından lastikle bağlanmış açık mavi renkli gözlüklü oğlan kaydırağın merdivenine koştu.

"Biliyor musun, beni kendine çok güvendirdi. Kardeşi gibiymişim onun. Hep bir erkek kardeşi olmasını istiyormuş. Onu arabasında gezdirmek onunla ilgilenmek istermiş. Hayallerini benimle gerçekleştirmiş, öyle söyledi. Beni abin gibi görebilirsin dedi. Bence para için değil, beni gerçekten seviyor."

Çocuk merdivenleri teker teker, yanındaki tutunma yerine yapışarak çıkıyordu.

"Ona söyledim. Erkeklerden hoşlandığımı ve okuldaki olayların sebebinin bu olduğunu. O da erkeklerden hoşlanıyormuş. Bana yardım edeceğini söyledi. Ona istemediğimi, yardıma ihtiyacım olmadığını söyledim. Çok içten söyledi Hyunjin. Benden hoşlanmıyor olsa bile çok seviyor. Ben uydurmuyorum bunu. Gerçekten hissediyorum anlıyorsun değil mi beni?"

Çocuk merdivenleri tırmanmayı bitirmiş kaydırağın başına ilerliyordu.

Kafamı Hyunjine çevirdim. Merakla ya da şaşkınlıkla beni dinliyordu. Yüz ifadesini tam anlayamıyordum. Yüzüne çok bakmadım. Önüme dönüp küçük çocuğu izlemeye devam ettim.

"Tek istediğim... Tek istediğim onu bir hafta daha görmekti. Bir hafta daha bana ilgiyle baksın istedim. İlgisi çok hoşuma gidiyordu, onu sevdiğimi de istemesem de kabul ettim. Doktora yalvardım bir hafta daha dursun alçım diye. Çok yalvardım. Annem de para vermemek için yeni bir bakıcı bulmuş. Minho beni sırama kadar bırakıyordu, bu kadın kapıya bile çıkarmadı şaka gibi."

Çocuk kaydıraktan dönerek kaymıştı. Küçük kahkahalarını uzağımda olmasına rağmen duymuştum. Sevimliydi.

Ona dünü anlattım. Ağlayarak Minho'yu çağırdığımı, yüzümü yıkamasını, yanağımı öpmesini, ona sarılarak sakinleşmemi ve akşam annemin bağırışlarıyla telefon yasağı koymasını, sabaha kadar ağladığımı anlattım.

"Ne diyeceğimi bilemiyorum Jisung. Kolay olmadığını biliyorum. Benim söylediğim şeylerle de kolaylaşmayacak."

Konuşmaya devam edecekti ama onu durdurdum.

"Gerek yok. Sadece yanımda olduğunu hissetmem bana yeterli. Yalnız olmak istemiyorum. İyi ki yanımdasın Hyunjin, iyi ki diğerleri gibi bana vurmuyorsun. Fiziksel olarak değil duygusal olarak vurman daha kolay bana ve daha çok acıtır canımı. Ama yapmıyorsun, teşekkür ederim."

"Saçmalama, tabii ki de her zaman yanındayım." Bunu söylerken iki kolunu bana doğru açmıştı.

Kollarının arasına girdim.

"Minho'ya ulaşmanın başka bir yolu yok mu?"

"Aslında var. Birkaç kez sosyal medyada dolaşırken görmüştüm. Ama kullanıcı adını tam bilmiyorum."

"Bakalım bi."

Kafam Hyunjinin göğüsünde, onun da eli benim omzumdaydı. Diğer eliyle de telefonunu açmış sosyal medyada arama kısmındaki beşyüzden fazla Lee Minho adlı hesaplardan hangisinin o olduğuna bakıyorduk.

"Bu olamaz bu çok yaşlı."
"Bu da olamaz doktor diyor."
"Bu adamın bizim Minho'yla alakası bile yok."
"Bu da polis."
"Bu dansçı diyor bu olabilir mi? Hayır değilmiş."

"Böyle bulamayacağız Hyunjin."

"Haklısın."

"Başka bir fikrin var mı?" Dedim

"Hayır yo-... Bir dakika. Sen kendi hesabına girsene. Kişilerinde olduğu için direkt buluruz."

"Ah, evet. Mantıklı."

Elinden telefonunu alıp kendi hesabıma giriş yaptım. Arama kısmına Minho yazmak bu kadar uzun ve stresli olmamalıydı.

"Aha, evet, bu! Childminder diyor. Profili açık. Evet bu onun kedileri! Bu resimdeki asılı mont da onun! Bulduk! Teşekkürler Hyunjin çok akıllısın!"

Kendim de buna anlam verememiştim ama içimden dönüp hyunjini yanağından öpmek geldi, ve bunu yaptım. Gülümsedik ve hemen dönüp mesaj kısmına girdim.

"Mesaj atma, okul saatini biliyor." Hyunjin beni durdurdu

"Gitmediğimi öğrenmesi sorun olur mu ki?"

"Bilmiyorum. Sadece hatırlattım."

"Sinirlenir. Çıkış saatinde yazayım."

"Sen kahvaltı yaptın mı?" Dedi

Kafamı iki yana salladım.

"Ben de yapmadım. Gel eve anca yürürüz. Giderken de fırından sıcak simit alalım."

###

Sicak simit askimi belli etmesem olmazmis minho dedi

Childminder // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin