"Bakıcı mı beğenmiyorsun şimdi de?"
Annem sinirlenmişti.
"Sus bir hafta daha otur yerine gelsin gitsin kadın ya! Bir hafta bir! Adamı arayıp ağlamak ne!? Şımardın sen iyice!"
Annem saçmalıyordu
"Anne be-"
"Sus! Yüzsüz yüzsüz cevap verme bir de! Ne var bu bakıcı olsaydı bir hafta ha? İlla fazla fazla para gitsin istiyorsun!"
"O benim için parasız bile çalışır! Çok sevdi beni! Ben de alışmıştım ona! Git o kadın sana baksın istemiyorum onu!"
"Hah, sen öyle san! Kime çektin de bu kadar salaksın anlamıyorum ki. Baban zeki olduğu için zengin, ben zengin olduğum için zekiyim."
'sana' diyemedim. Dilimin ucuna kadar geldi ama o benim annemdi. Sevdiğimden değil ama benim üzerimdeki etkisinden dolayı susmuştum.
"Çık git şimdi odana gözüm görmesin! Zıplayarak mı gidiyorsun emekleyerek mi hiç umrumda değil! Cezalısın!"
'cezalısın' dan sonra cezamın ne olduğunu öğrenmek için ona baktığımda burnunu kaldırmış koşuyordu
"Bir hafta telefon yok!"
Bakıcım Minho'ya mesaj atamayacağım demekti bu. Ama o beni seviyordu ve gelip benimle ilgilenirdi.
.
.
.Annemin kapımı kırar gibi vurmasına uyandım. Söyleniyordu.
"Kalk hadi! Giy üstünü bacağın kalsın çağır beni! Sabah sabah rezil olma bakıcıya!"
Gece ağlamamı durduramadığım için şişmiş gözlerimi açarken yanıyordu. Başımda da aynı nedenden dolayı bir ağrı vardı. İnat etmeyip alçımı çıkarsaydım bunların hiç biri olmayacaktı.
Annemin dediğini yapıp giyindim. Alçılı bacağım kaldığında anneme seslendim. Bacağım iyileştiği için tabiiki de acımıyordu ama annemi üzmek istiyordum. Hayatımda bana bir kere bile doğru düzgün acıyıp ilgilenmeyen anneme, bunları mecburen yaparken üzmek istiyordum. Vicdanı yoktu, üzülmezdi. Ama acıttığını düşünmesini istedim.
"AH! Anne biraz yavaş yap! Doktorun dediğini duymadın mı!? Daha dikkatli olun dedi sen yeni yeni iyileşmişken tekrar kıracaksın!"
Umrunda değildi
"ANNE ACIYOR!"
"Nazlanma! Bağırma bana da öyle! Bitti işte amma sızlandın!"
Şaka gibi bir kadındı. Genelde benimle ilgilenmese de bu kadar kötü davranmıyordu.
Değneklerimle yavaş yavaş aşağı inerken kapı çaldı. Annem kapıyı açıp geleni içeri aldı, kendisi de çıktı. Kafamı uzattığımda Minho'yu bekliyordum ama yine o kadındı.
"Günaydın Jisung canım, nasılsın bakalım?"
Cevap vermedim. Okula gidecek olmasam dünkü gibi odama çıkar yine kendimi kapatırdım.
Kahvaltıyı hazırlamış beni mutfağa çağırmıştı.
"Hadi ye bakalım." Diyip oturdu o da. O yemiyordu.
"Jisung, hadi yesene."
Kafamı iki yana salladım.
"Neden yemiyorsun?"
"Canım istemiyor. Midem bulanıyor gibi. Hasta hissediyorum."
"Ama kendini zorlamalısın. Boş mideyle okula gidemezsin."
"Okul hayatım boyunca bir sorun olmadı. Bugün de pek olacağını sanmıyorum."
"Daha önce de mi kahvaltı yapmıyordun?"
"Hayır?"
"Neden?"
Omuz silktim.
"Ah anladım. Bu iyi birşey değil ama, biraz yemelisin."
"Hayır istemiyorum."
Değneklerime dayanıp ayağa kalktım. O da beni takip etmişti. Sırtıma çantamı takıp tek ayakkabımın bağcıklarını bağladıktan sonra beni okula yolluyordu. Bu şekilde kesinlikle tek başıma gidemezdim.
"İyi dersler Jisung"
Bakıcı ne işe yarıyordu?
"Sen de gelmeyecek misin?" Saygılı olacağım son insandı
"Annen tek başına gidebileceğini söylemişti. Gidemez misin?"
Annemden nefret ediyordum.
"Gidebilirim. Telefonunu kullanabilir miyim? Annem benimkini aldı. Arkadaşımı arayacağım."
"Dünkü olay tekrar yaşanacaksa sessizce git, bugün de aynısı olmasın küçük adam."
"Sınıf arkadaşımı arayacağım." Dedim sinirle
Derin bir nefes alıp telefonunu bana uzattı. Hyunjinden mesaj beklerken telefon numarasına fazla baktığım için ezberlemiştim artık.
"Alo?"
"Alo? Hyunjin? Jisung ben."
"Merhaba Jisung"
"Evden çıktın mı?" Bakıcı duymayacak kadar uzaktaydım
"Şimdi çıkıyordum, bir sorun mu var?"
"Bizim eve uğrar mısın? Birlikte gidelim. Daha saat var geç kalmayız."
"Tabii Jisung. Geliyorum. Bir sorun yok değil mi? Bu numara kimin?"
"Geldiğinde anlatacağım Hyunjin. Bir sorun yok. Bekliyorum."
"Tamam. Kapatıyorum."
"Görüşürüz."
Telefonu bakıcıya uzattım. Arkamı dönüp hiç bir şey söylemeden uzaklaştığımda arkamdan kapıyı kapatmıştı. Kafamı kapıya çevirip içimden bir ton küfür ettikten sonra biraz daha ilerleyip duvarın başına yaslanarak Hyunjini bekledim.
"Jisung! Bakıcın, Minho, yok mu?" Hyunjin uzaktan seslenip konuşarak yanıma geldi
"Hayır yok."
"Alçın da duruyor. Sorun ne? Gözlerin de pek iyi durmuyor. İyisin değil mi Jisung?"
"Hayır değilim Hyunjin, hiç iyi değilim."
Alnımı Hyunjinin göğüsüne yasladım. Ona değneklerimden dolayı sarılamıyordum bile.
Gözlerim dün geceden sonra hala içinde kalabilen gözyaşlarını dışarı atmaya başlamıştı.
Hyunjinin bir eli omzumda diğer eli de sırtımdaydı. Yüzünü saçlarımın arasına gömdü.
Onun alnımın altında hızlanan kalbini umursamayacak kadar kötü hissediyordum.
•°•°•°•
(Her minsung ficimde neden hyunsung ya da minchan var sorgulamayın ZÖAÖMZÖZLSMXL)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Childminder // Minsung
Fanfiction"Bacağım kırıldı diye bana bakıcı mı tuttunuz? Oldu olacak altımı da bezlesin."