İKİLEM

150 31 274
                                    


DARİAN

İçim bir nebze olsun rahatlamıştı. Aisha'nın yavaş yavaş toparlandığını bilmek beni mutlu etmişti. Ona çok değer veriyordum. O bunun farkında ama benim ona hissettiğim gibi bana duygular beslemediğini biliyordum. Yine de şansımı denemek istiyordum. Belki zamanla beni farklı görebilirdi. Şu an gözlerindeki kararsızlığı görebiliyordum. Bunun içinde onu zorlamak istemiyordum. Daha ağırdan almaya çalışıyorum fakat arada ayarı kaçırıyordum. Son zamanlarda Aisha'nın durumu için fazla endişelenmiştim. Aklımdan türlü şeyler geçmişti. Gereksiz yere paniklediğimi şimdi fark ediyordum. Ama elimde değildi. Yeniden aynı şeyleri yaşayacağımı sanmıştım. Aisha'nın gözlerinde onu görmüştüm. Annemi...

Annem şizofreni hastasıydı. Babam bizi terk edip gitmişti. Pislik herif. Ona maddi anlamda ihtiyacımız yoktu elbette ama manevi anlamda annemin ihtiyacı olduğu zamanlar gelince o adama lanetler yağdırmıştım.

Ben, küçük kız kardeşim Lisa ve annem beraber yaşardık. Küçük bahçeli çok güzel bir evimiz vardı. Maddi açıdan çok iyiydik. Annemin babası sayesinde hayatımızın hiçbir döneminde bu konuda sıkıntı yaşamamıştık. Çok iyi bir aileydik babama rağmen. Onun gitmiş olmasına aslında çok seviniyordum. O evdeyken yine hangi konudan tartışma çıkacak diye tetikte beklerdik. Nitekim günün sonunda yine ottan boktan sebeplerle annemin üzerine gelir ona hayatı zindan ederdi. Ve tabii bize de. Şimdi düşünüyordum da annemi bankamatik olarak gördüğü kesindi. Annemse ona kalpten bağlıydı Maalesef.

Babamın aksine annem onu çok severdi. Nesini severdi hiç bilmiyorum ama bir türlü babamdan vazgeçemiyordu. Şiddet gördüğünde bile onunla kalmaya devam etmişti. Ta ki babam annemi terk edene kadar.

Sebebini o zamanlar bilmiyordum. Çok daha sonraları tesadüfen öğrenmiş oldum. Başka çok daha zengin bir kadını gözüne kestirmiş olacak ki bir gün evden çıkıp gitmişti ve bir daha geri gelmemişti. Hemen boşanma davası açmıştı ve tek celsede boşanmışlardı.

O adamın gitmiş olmasına ben ne kadar sevindiysem annem o kadar yıkılmıştı. Sevincim kursağımda kalmıştı. Belli edememiştim. Annemin yıkılışı gözlerimin önünde olmuştu. Bu o kadar uzun sürdü ki geçmesini beklemek aptallıktı.

Asla geçmemişti aksine gün geçtikçe katlanarak artmıştı. İşte o zaman sorumluluğumu anlamıştım. Bu aileyi bir arada tutmak. Annemin zamanla tavırları değişmişti.

Ani duraksamaları, dalıp gitmeleri, zamandan bir haber olmaya başlaması, nerede olduğunu unutması, olmayan şeyler görmesi ve kendi kendine konuşması son radde olmuştu. Tüm bunlar zaman içerisinde yavaş yavaş gelişmişti ve tedavi için çok geç kalmıştık. Tedavi olması gerektiğini kız kardeşimi öldürünceye kadar anlayamamıştık.

Canım kız kardeşim. Onun o sarı bukle bukle saçları, açık ela gözlerini çok özlüyordum. Kapıdan içeri her girdiğimde bacağıma sarılmasını, öpücük yağmuruna tutmasını özlüyordum. Bir daha bunları yaşayamayacak olmam beni kahrediyordu. Dayanmaya çalışıyordum.

Annemin durumu kötüye gittiği dönemdeydik. Artık sürekli kendi kendine konuşuyor, sanki babam evdeymişçesine hareket diyordu. Babamın artık burada olmadığını söylediğimizde bize karşı çıkıyor, önce bağırıyor sonra ise sanki rüyadan yeni uyanmışçasına normale dönüyordu. Artık endişelenmeye başlamıştım. Yaşım on altıydı. Gidip birilerinden yardım istemem gerekirdi. Fakat annem normale döndüğü zamanlar o kadar iyiydi ki beni hep ikilemde bırakırdı. Gidip yardım istemek ve istememek arasında kalırdım. Annemin iyi olduğuna kendimi inandırırdım. Aptaldım. Hem de çok aptal.

Bir gün eve geç gelmiştim. Her insan gibi arkadaşlarımla eğlenmek ve kafa dağıtmak istemiştim. Annemin evde bensiz yapabileceğinden emin olduktan sonra arkadaşlarımla buluşmuştum.

SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin