TEHLİKE

85 13 100
                                    


DARİAN

Aisha'nın yanından istemeden de olsa ayrılmak zorunda kalmıştım. Her ne kadar onun yanında kalıp, onunla beraber olmak istesem de şu an yapacak daha önemli işlerim vardı. Mesela Aisha'nın evine girenlerin kim olduğunu araştırmak gibi. Şef Doppler ile görüşmüştük ancak bizden bir şeyler saklıyor gibiydi. Üstelik utanmasa tüm bunları bizim yaptığımızı söyleyecek kadar kafayı yemişti. Ya gerçekten bir şeyler biliyor ya da sadece bildiğini sanıyordu. Bu işi sadece polise bırakacak kadar aptal değildim. O yüzden gidip güvenlik görevlisi Peter'in yakasına yapışmıştım. Kesinlikle bu konu hakkında bir şeyler biliyordu. Hızlıca kulübeye yaklaştım ve kapıyı açtım. Peter beni görünce anlık şaşkınlığını belli etse de daha sonra hemen toparladı. Ayağa kalktı. ''Size nasıl yardımcı olabilirim. Bay Darian?'' bu öylesine sorulmuş bir soruydu.

Anında cevap verdim ''Mesela güvenlik kayıtlarına ne olduğunu anlatabilirsin? Ya da bu işin arkasında kimlerin olduğunu?'' aramızdaki mesafeyi kapattım. Neredeyse burun buruna gelmiştik.

''Neden bahsettiğinizi bilmiyorum Bay Darian. Tüm bildiklerimi polis memurlarına zaten anlattım. Size daha fazlasını veremeyeceğim.'' siktiğimin yalancısı.

''Ya şimdi tüm gerçekleri anlatırsın ya da ben bu işin aslını öğrenene kadar durmam. Ama seni temin ederim, bu işte parmağın varsa o parmaklarını teker teker kıracağım.'' öfkeden deliye dönmüştüm. Yüzsüz bir şekilde vermiş olduğu cevaba daha çok sinirlenmiştim. ''O zaman hiç durmayın Bay Darian, günün sonunda kimin zararlı çıkacağını tanrı bilir.'' söylediği sözler üzerine kafamı o pis burnuna geçirmiştim. Sendeleyerek geriye doğru birkaç adım attı. Bir küfür savurdu.

''Yaptığın pislikleri ortaya çıkardığım zaman yalvarmanı görmek için sabırsızlanıyorum.'' kapıyı çarparak çıktım.

Bu pisliğin bir şeyler karıştırdığından kesinlikle emindim. Kamera kayıtlarında hiçbir şeyin olmaması saçmaydı. Akşama kadar ekranın başında oturan ve insanların evini gözetleyen bu adamın silinen kayıtlardan haberinin olmaması çok ilginç. Bu konu polislerinde dikkatini çekmiş olacak ki listenin başında Peter vardı. Ancak bu kadar tehlikeli bir işi kendinden şüphelenileceğini bile bile neden yapsın? Ortada sandığımızdan daha farklı bir durum olabilirdi ama neydi?

Doğruca Detroit'te bulunan uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımdan birisi olan Michael'ın yanına gitmiştim. Michigan'ın kalbi olan Detroit'te küçük mütevazi bir evde yaşamaktaydı. Kapısını çaldığımda saatin geç olduğunun farkındaydım. Ama bu konu oldukça önemliydi. Michael bir yazılım mühendisiydi ve bundan birkaç yıl öncesine kadar hackerlik yapmakta üzerine yoktu. Tek tuşla her şeyi yapabiliyordu. Eğer internet kullanıyorsanız ve Michael sizin yakınlarınızdaysa artık sizi açık bir kitap gibi okuyabilirdi. İstediği insanı istediği şekilde avucunun içerisine alabiliyordu.

Kredi kartı bilgileri, şifreler, fotoğraf galeriniz, telefon numaraları, e-posta, mesajlar gibi her şeye istediği yöntemle ulaşabiliyordu. Bu durum çalıştığı şirketi hackleyene kadar devam etti. Daha sonrasında ise hackerliği bıraktı. Yazılımlarını yapmış olduğu şirket ona maaşını vermeyince o da çözümü muhasebenin bilgisayarını hacklemekte bulmuştu. Yalnızca muhasebeyi değil aynı zamanda şirketin CEO'sunu da hacklemişti.

CEO'nun hesabından şirket hesabına maaşını iki katı tutarda para göndermişti. Daha sonra muhasebenin hesabına yatan paranın yarısını kendi hesabına maaş olarak yatırmıştı. Çok zekice bir hareketti fakat yakalanmasaydı. Aslında isteseydi arkasında bıraktığı tüm izleri de silerdi ama fark edilmeyi ve neler yapabildiğini insanların görmesini istemişti. Bunu anlayabiliyordum. Çalıştığı şirketteki insanların onu hor görmesi ve yaptığı işi küçümsemesi bunun üzerine zaten ortalamanın altında almış olduğu maaşında yatmaması son nokta olmuştu. 

SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin