YORGUNLUK

42 5 2
                                    




AİSHA

Derek karşımda dikiliyordu. Onu görünce bir an için afalladım. Beklemiyordum. Bugün hiçbir öğrencime ders verecek havamda değildim, buraya sadece normal olmaya gelmiştim.

'' İçeri girebilir miyim?'' dedi. Odamın kapısında dikiliyordu.

'' Tabii ki.'' dedim. Koltukları göstererek oturmasını işaret etmiştim. Usulca gelip koltuğa yerleşmişti. Ne söyleyebilirdim bilmiyordum. Çok şaşırmıştım. Elini saçlarından geçirerek takım elbisesini düzeltti.

'' Biliyorum uzun zaman oldu. Seni göremedim, sana gelemedim. Bana kızgın olmalısın ve haklısında. Yaşadığın onca şeye rağmen seni iyi gördüğüme sevindim. Özür dilerim. Sen canınla boğuşurken ben yanında değildim. Özür dilerim.''  Tek nefeste söylemişti. Sıkıntılı gözüküyordu. Kara gözlerine hüzün çökmüştü. İçim burkuldu.

Elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Kendi koltuğuma geçip oturdum. Karşısına geçecek kadar ayaklarımın beni götüreceğinden şüpheliydim.

'' Sana kızgın değilim. Sadece neden yoktun diye merak ediyordum. Kafana göre ortaya çıkıp sonra yok olman benim farklı düşünmeme sebep oluyor hepsi bu.'' Yorulmuştum. Neden bilmiyorum ama bazı şeylere ne hevesim ne de enerjim kalmamış gibi hissediyordum.

'' Burada değildim. Senden sonra Fransa'ya gitmek zorunda kaldım. İş için gitmiştim.'' Söyledikleri ne kadar doğru bilmiyordum.

Ama ona inanmaktan başka seçeneğim yoktu.

''Tamam, anladım. Her şey olup bitti. Şimdi iyiyim. '' nasıldım bilmiyordum. Anlık olarak sürekli duygu değişimi yaşıyordum.

'' Gerçekten mi?'' boğazından bir hayret nidasıyla beraber söylemişti bunu.

'' Evet, gerçekten.'' Neden inanmıyordu ki? Son zamanlarda bana inanan sayısı azalıyordu. Darian hariç.

'' O zaman derslerimize kaldığımız yerden devam edebilir miyiz?'' bunu kocaman bir gülümseme ile söylemişti. İçim kıpır kıpır oldu.

'' Pekâlâ, o zaman seni piyanonun başına alayım. Bakalım aylar sonra neler hatırlıyorsun.'' Yerimden kalkıp piyanonun başına geçmiştim. Derek de aynı şeyi yaparak yanımda yerini aldı. İri kemikli ellerini zarifçe piyanonun üzerine yerleştirdi. Öylece kaldı.

Hadi der gibi ona baktım. O anda gülmeye başladı. O kadar güzel kahkaha atıyordu ki neye güldüğünü bilmeden bende gülmeye başlamıştım.

Kendine geldikten sonra '' Aslına bakarsan buraya sadece seni görmeye geliyorum. Tabi piyanoyu seviyorum ama asıl ilgim ona değil sana.'' Bakışlarını gözlerimde sabitledi.

'' Ben, şey ne di...'' cümlemi bitiremeden dudakları dudaklarım ile buluşmuştu. Beklemediğim bu hareket karşısında sadece karşılık verdim. Uzun zamandır aradığım buymuş gibi. Onu kana kana içmek istedim. Bu an hiç bitmesin istedim. Sonsuza kadar sadece ikimiz....

DARİAN

Telefonum çaldığında eve girmek üzereydim. Cebimden çıkarıp ekrana baktığımda aslında görmeyi hiç beklemediğim isimle karşılaşmıştım. Rubby.

Kısa bir an sonra telefonu açtım.

'' Selam Darian, nasılsın?'' neşeli sesi kulağımı tırmalamıştı.

'' İyiyim Rubby, aramanı neye borçluyum?'' direkt konuya girse iyi olacaktı.

'' Şey evet, Aisha'yı merak ediyordum. Acaba onun ev adresini alabilir miyim? Michigan'a geliyorum, Aisha'yı görmek istiyorum.'' Ziyaretinin asıl amacı neydi acaba? Gerçekten merak ettiği için mi yoksa başka çıkarları olduğu için mi geliyordu?

SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin