3-|Güzelsin desem ne olacak?|

266 16 7
                                    

Haftada iki bölüm :)

Yataktan kalkar kalkmaz bavulumda bulduğum kırmızı, mini elbisemi giymiştim.

Saçlarımı at kuyruğu yaparak hafif ama bir o kadar da dikkat çekici bir makyaj yapmıştım.

Umutun altını değiştirerek karnını doyurmanın ardından ev kalabalıklaşmıştı.

Umuta gri bir mont, ve siyah bir takım giydirmiştim.

Ayağındaki ayakkabıları beyazdı sadece, ve ona beyaz daha çok yakışıyordu.

"Ada, gel sen böyle kızım. Umuta bak yeter, hem sen yine üşüyeceksin." demişti hala gülerek.

"Olur mu hiç öyle şey, yardım edilecek bir şey var mı?" diye sormuştum gülümseyerek.

"Yok kızım, bence sen dışarıya Barlasın yanına git." demişti babamı göstererek. Şok olmuş bir şekilde mutfak kapısından çıkmış ve onlara doğru yürümüştüm.

Barlas babama sinsice gülüyordu.

"Oo, Yağmur. Yine kurtardın beni." demişti alayla karışık bir sesle. İğreniyordum ondan ve bu mimiklerinden.

"Sana bir şey söyleyeceğim." diyerek kulağına yaklaşmıştım. "Sen biraz daha burada dikilirsen, bil ki seni buraya gömecek. İstersen git, istemezsen de bekle, şayet annemi öğrenmesine ramak kaldı." demiştim ve geri çekilmiştim.

Barlasın kırmızı çizgisini biliyordum, o çizginin kendi tarafında masum insanlara yapılan işkencelerin cezası da vardı, ve Barlas bunu çok iyi biliyordu.

Babam da bunu kendisinden biliyordu ve susarak bir adım gerilemişti.

"Tabii canım benim ne demek." diyerek hızla uzaklaşmıştı.

"Yine mükemmelim görüyorsun Umut." demiştim Umuta bakarak. Umut çok eğleniyordu belliydi.

"Sen giyinmeyi bilmiyorsun Yağmur." demişti Barlas bana hayal kırıklığı ile bakarak.

"Öğretirsin o zaman." demiştim siyah dar gömleğine ve siyah pantolonuna bakarak.

"Öğretirim, ama çok farklı yöntemlerle." demişti bıyık altından gülerek.

Saçlarının üzerinde bir kaç damla su damlacığı vardı, dağınık bir şekilde alnının üzerindeydi bal rengi saçları. Yeşil gözlerinin hemen altındaki mor göz altları, ve yeni çıkmış sakalları ile bütün dikkatleri üzerine toplardı bu.

Bu kadar mükemmeldi yani... Allah bu kalbin belasını versin!

"Bence ben sana çirkin olmayı öğretmeliyim." demiştim. Ardından ise ne dediğimi fark ederek gözlerimi kaçırmıştım.

"Bence sen, önce kendin öğren çirkin olmayı, sonra bana güzel dersin." demişti durgun bir ses tonu ile. Gözlerine bakmıştım, bir şey sezmek neredeyse imkansızdı ve bu canımı sıkıyordu.

"Güzelim yani?" demiştim gözlerim elbisemde gezerken. Evet aslında çirkin denemezdi ama her insanda her şeyi birisine yakıştırmak zorunda değildi öyle değil mi, güzellikte bana yakışmıyor olabilirdi.

"Güzelsin desem ne olacak?" diye sormuştu cebinden çıkardığı sigarayı dudaklarının arasına koyarak. Sonrasında ise ateşleyerek derince içine çekmişti sigara dumanını.

"Ne bileyim, olmamış olabilir, herkes güzel olacak diye bir şartta yok ya hani, ondan dolayı." demiştim gözlerine bakarak. Gözleri resmen gözlerime gülüyordu.

"Sen güzel olacaksın diye bir şart yok ama sende güzel olabilirsin, o ne olacak?" diye sormuştu. Farklı bir oyun oynuyorduk, ve bu oyun güzeldi.

BelirsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin