1-|Yaşanamayan çocukluk|

1.5K 34 11
                                    

İyi ya da kötü fikirlerinizi lütfen belirtin.

İyi okumalar.

Oturduğum bardan büyük bir tedirginlik ile kalkmıştım ve bu tedirginlikte haklıydım. Bir tane adam arkamdan kulağıma yaklaşmıştı.

"Bizimle geliyorsun!" demişti. Oo ne havalıydı o öyle. "Furkan Beyin kesin emri var." demesi ile elim ile önden geçmesini işaret etmiştim.

Çelimsiz, kahverengi gözlü, kahverengi saçlı sıradan bir adamdı. Ama onu sıradan kılmayan tek şey boynundaki ufak 'F' dövmesiydi. Bu demek oluyordu ki bu beni bekleyen Furkan, tahmin ettiğim Furkandı.

Arabaya bindiğinde etrafa bakmış ve sürücü koltuğuna geçerek elini uzatmıştı. Bıkkınlık ile çantamı, küpelerimi, kolyemi, ve saatimi verdiğimde sinir bozucu bir şey yaparak ayak bileğimdeki zinciri de almıştı, evet o zinciri sen almasan ben Furkanın götüme sokardım. Sen o zinciri almasaydın şayet, Furkana dolanabilirdi. Sonra Furkan hayattan kopardı mazallah.

"İn." demişti. Daha biz bineli beş dakika olmamıştı ve sinirim acayip bozuktu.

Arabadan inmem ile sapık adamlardan birisi ayakkabılarıma bakmıştı. Sıkıntı ile çıkararak önümdeki bütün yolu, beş dakika bile sürmeyen yolu, geldiğim adamı takip etmiştim. Saçımdaki siyah tokayıda isterlerse birisinin organına dolayarak atlatırdım herhalde.

"Buyrun." demişti az önce fazla kaba olan adam şimdi adam olarak.

"Insansı özelliklerin varmış, şok oldum." diyerek perdenin ardından geçerek büyük salona bakmıştım. Salonun bütün perdeleri kapalıydı. "Tiyatroda mıyız, kaçırıldık mı, senarist ve kamera nerede..." diyerek söveceğim sırada susmuştum. Neyse ki bu herkül Furkan ağzımın içinde konuştuğum için duymamıştı. Furkanın yanındaki adam bana öfkeyle bakarken Furkan oturmam için koltuğu işaret etmişti.

"Ağzında çiğnediğin o sakız." demesi ile büyük bir genişlik ile göz devirmiştim.

"Vay canına, ne kadar gerekli bilgi." diyerek sakızı gevşekçe şişirmiştim. Yanındaki adam bana doğru bir adım atmıştı ki kolunu tutmuştu Furkan. Furkan arap mıydı? Ya da yanındaki hangi kabiledendi? Kabilesi var mıydı?

"Barlas Demirhan, onunla ne ilgin var?" diye sormuştu, o kimdi ya.

"O kim?" demiştim ciddi bir ifade ile.

"Bir süredir seni takip ediyor, ve izletiyor." demişti. Umurumda değildi, beni ilgilendiren kısım neredeydi.

"Bak canım abim, bana ne, bana niye söylüyorsun?" demiştim atarlanarak.

"Senin bu deli karadeniz damarın, arada mı, yoksa hep mi tutuyor?" diye sorması ile sakızı ağzımın en ücra köşesine itmiştim.

"Bu seni ilgilendirmez, benim burada ne işim var?" demem ile bir gürültü duyulmuştu. Salondaki perdelerin hemen ardındaki cam büyük gürültü ile yere serilirken tiz bir çığlık atmıştım. Furkanın arkasındaki adam belini yoklamıştı fakat yokladığı yerdeki silah benim elimdeydi galiba.

"Ada!" demişti bağırarak.

"Ay ne bağırıyorsun be, adam akıllı macera yaşıyoruz şurada." diyerek salona giren yeşil gözlü, bal rengi saçları olan, siyah takım elbiseli bir adam, resmen ordusunu da eve sokmuştu.

"Ada, bu tarafa gel." demesi ile Furkan bana doğru koşar adım yaklaşmıştı. Elimdeki silahı arkamdan çıkararak ona doğrultmuş ve aynı zamanda bir adım geri atmıştım. Arkamdaki masaya çarparken ellerim masaya ulaşmıştı ve vazoyu kavrayarak Furkana afiyetle, durun, Furkanın kafasına afiyetle yedirmiştim.

BelirsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin