"Ada Hanım, beni duyuyor musunuz?" Gözlerimi zorla aralayarak kafamı sallamıştım.
"Evet." Odada sadece onunla ben vardık.
"Tebrik ederim, iki aylık hamilesiniz." Kalbim bir anda hızlanmıştı. Ama bu kez mutluluktandı.
"Benden başka birisine söylediniz mi?" Kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
"Fakat bir sorun var, kalbinizde ritim bozukluğu var, fazla hızlı atıyor. Bu yüzden size bir dil altı vereceğim." Kafamı sallamıştım ama bir sorun vardı.
"Ama, ben bir uyku ilacını bile ise yaramadığı için iki kez kullanıyorum. Bu ne kadar faydalı olur bilemem, daha öncekilerden biliyorum, yoğun bakımda, bilincim her an açıktı. Bu kez nasıl olacak?" Gülümseyerek elindeki dosyayı masaya bırakmıştı.
"Sakin ol, sen anlamasan bile, bazı ilaçlar fayda eder, hamile olduğun için sana bir tane kuvvetli hap vereceğim. Bu işe yarar, daha sonrası için kontrollerde görüşeceğiz. Bu arada, gizli kalmasını istiyorsan ailene başka bir şey söyleyebilirim." Anlayışı karşısında sevincel gülümsemiştim.
"Çok iyi olur, teşekkür ederim." Dosyayı alarak kapıyı açmış ve annemlerin içeri girmesini beklemişti.
"Durumu gayet iyi, soğuk algınlığı veya üşütme gibi durumlarda kalp çarpıntısı ve bu yüzden oluşan baygınlık sonucu bilinç kaybı normal. Bir sorunu yok, size bir dil altı vereceğim. Geçmiş olsun." Annemler kafasını sallayarak onaylarken doktor odadan çıkmıştı.
"İyi misin?" Abim yanıma doğru yürürken kafamı sallamıştım.
"Çok iyiyim abi, sorma ne kadar iyiyim." İçimde minik bir bebek var abi.
"Çok korktuk kızım." Annemde aynı şekilde bir tepki verince gülümsemiştim, ne kadar içimde bir fırtına kopsa bile.
"Korkmayın, ben iyiyim, sende kendini suçlu hissetme Polat, diyorum sana havası çarptı oranın." Sena ile göz göze geldiğimizde bana onaylamaz bakışlar atıyordu.
"Tamam bir isteğin var mı kızım?" Bu sırada odaya hemşire girmişti. Elindeki metal tepsinin üzerindeki ilacı alarak dilimin altına koymuştum. Kolumdaki serum yolunu çıkararak odadan çıkmıştı.
"İyiyim, yani akide şekeri yesem daha iyi olurdum, hepsi orada kaldı şimdi." Annem bana kınayan bakışlar atarken omuz silkmiştim. Neva huysuzlanmıştı, annem onu Senadan alarak odadan çıkmıştı.
"Dışarıdayız kızım." Kafamı sallayarak onaylamıştım hepsini. Abimde eğilerek saçlarıma bir öpücük bırakmıştı ve odadan çıkmıştı. Polat ise hâlâ suçlu hissediyor gibi kafasını eğerek odadan çıkmıştı. Bir Sena vardı odada.
"Ada, ne oldu? Anlat hemen, ben biliyorum da neyse." Sıkıntı ile derin bir nefes almıştım.
Ağzımdaki ilaç çoktan erimişti ve iğrenç bur tadı vardı. Zorla yutarak yatakta doğrulmuştum.
Üzerimdeki kazağı yukarıya çekerek altımdaki boyunlu ile kalmıştım, fazla inceydi ve anlaşılır bir şekilde göbeğim vardı. Altımdaki eşofmanı biraz aşağıya indirdikten sonra Senaya bakmıştım.
"N-nasıl? Ha-milesin yani?" Kafamı sallayarak histerik bir kahkaha atmıştım.
"Bayağı, böyle, büyüyor galiba dokuz ayda, değil mi?" Şaşkın şaşkın bakınıyordum. Kabul etmekte zorluk çekiyordum.
Nasıl olduğunu bende anlayamamıştım. Peki, babası bu durumu nasıl kabul edecekti. Beni, sevgimi istemezken onu nasıl isteyecekti.
"Abimin haberi, yok değil mi?" Kafamı hayır anlamında sallamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belirsiz
Teen FictionSaatler, dakikalar, günler, haftalar, aylar ve yıllar girmişti araya. İki yıldır ne sesini duymuştum ne de adını. Beni öyle bir karanlığa hapsederek gitmişti ki, kendime gelemiyordum. Konuşmak, duymak, görmek, yaşamak... anlamsız geliyordu. Bir and...