Yazım yanlışı varsa affola...
"Hala tamam! Bir dur, iyi bir sorunu yok!" demişti Barlas ben gözümü açarken.
"Ona burası iyi gelmiyor, onu buradan götürmen lazım." demişti halası bana bakarak.
"Hala, son bir düğün kaldı. Emin ol o düğünü kazasız belasız bitireceğiz." demişti halasına güven verirceisne bakarken.
"Hellooo! Ay çekil bir şuradan ben hemen iyi ederim onu! Şu şuraya bak saksafon kafalı, sen önce git kendini iyi et!" demişti Arda ve yüksek enerjisi odaya girerken.
"Bu bok kafalı niye bu evde!" demişti Barlas yataktan kalkarak.
"Bak nasıl yüzüne nur indi!" diyerek yanaklarımı sıkmıştı Arda.
"Arda, bırak!" demiştim zorlukla ellerini tutarak. Dudaklarım, o, şeklini almıştı resmen.
"Söz ver bu akşam abimin düğününde benimle horon tepeceksin." demişti gülerek.
"Bilmiyor belli ki bırak lan kızı." demişti Barlas Ardanın eline vurarak.
"Tamam, bırak." demem ile ellerini çekerek zafer kazanmışçasına bakarak.
"Sanane lan?! Demekki biliyor sanane?!" demişti Arda göbek atarak. Bir yandan da odayı terk etmişti.
"Biliyor musun?!" diye sormuştu hayretle bana bakarak.
"Niye ben karadenizli, hatta Trabzonlu değil miyim?!" demiştim bir anda doğrularak.
"Ha bir de hemşerimsin?!" demişti eli ile sakallarını sıvazlayarak.
"Başka neyinim Barlas?!" demiştim bir an öfke ile ayağa kalktığımda, biz şu an tam olarak ne yapıyorduk.
"Neyim olman gerekiyor?!" demişti öfke ile karışık bir ses tonu ile.
"Sen daha iyi bilirsin neyin olmam gerekiyor?!" demiştim el kol yaparak.
"Neyi biliyormuşum bir de senden duyalım?!" demişti bağırarak.
"Ben söylerim de senden duymak daha önemli olur Beyefendi!" demiştim üzerine yürüyerek.
"Allah allah öyle mi olur?!" demişti o da bana bir adım atarak. Bir eli belinde, diğer elini de bana doğru sallıyordu.
"Öyle oluyormuş tam olarak!" demiştim dehşet bir şekilde bağırarak.
"Nasıl öyle oluyormuş tam olarak, belki yarımdır iyi bak?!" demişti bir adım atarak.
"Tam tam, yarım değil, ne zaman yarım bir şey yaptığımı gördün mü sen onu mu söylüyorsun?!" demiştim gözlerim fal taşı gibi açılırken.
"Allah allah, demekki bir şeyler eksik kalmışta o yüzden öyle söylemişim!" demişti sinirle.
"Neyi yarım yapmışım tam olarak ben?! Neyi ima ediyorsun?!" demiştim daha falza bağırarak.
"Bağır bağır, bağır aferin sana! Demekki bir şeyler yarım, imasını yapmışım!" demişti iki elini de açarak.
"Bağırırım tabii, sende bana bağırıyorsun!" demiştim sesimi daha daha falza yükselterek.
"Sıkıyorsa başkası bağırsın! Bağırın lan!" demişti Barlas arkama doğru.
"Sen ne millete el kol yapıyorsun hayırdır?!" demiştim salladığı eline vurarak.
"El kol mu yapmışım?!" demişti ellerimi iterek.
"Yapmamış mısın el kol?!" demiştim eline kolona tekrar vurarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belirsiz
Teen FictionSaatler, dakikalar, günler, haftalar, aylar ve yıllar girmişti araya. İki yıldır ne sesini duymuştum ne de adını. Beni öyle bir karanlığa hapsederek gitmişti ki, kendime gelemiyordum. Konuşmak, duymak, görmek, yaşamak... anlamsız geliyordu. Bir and...