Tam dört hafta, dört haftadır uyuyordu ikiside. Belkide Barlas, Yağmurun uyanmasını bekliyordu.
Yağmur çoktan kabuk tutmuş dizlerindeki yarası ile, ciğerlerindeki hasar ile bir aydır uyutuluyordu, soluk alırken canı yanacaktı çünkü.
Aslında Yağmur uyuyor sayılmazdı, sadece gözlerini açamıyordu, neyin ne olduğunu hissediyordu, neredeyse iki, üç saatlik uykularından gözünden akan yaşlarla uyanıyordu.
Yağmurun bilinci ara ara geliyor, ara ara iyice gidiyordu. Barlas ise, ikinci katın merdiveninde, yakılan duvarın altında kalan omuzlarından aşağısı ile, daha on dakika geçmeden kalbi durmuştu o enkazın altında. Cihazlar ile zorla nefes alıyordu, belki de asla uyanamayacaktı. Belki de hemen uyanırdı.
Bir aydır, annesi ve babası harap olmuştu Yağmurun, daha babasının kavuşamadığı kızı yine ölümle cebelleşiyordu.
Aldığı nefeslerin acısı ile gözünden akan yaşları zaman zaman siliyordu. Kızı hiç o anları hissedememişti.
Doktor günden güne ihtimalleri çoğaltıyordu, belki o gün orada beş on kişi hariç kimseye bir şey olmamıştı ama, Barlas uyansa bile, Yağmur bir daha asla uyanamayabilirdi.
İnsanın bir ayda kalbi nasıl 7 kere durabilirdi? Neyi hissediyordu bu kadar? Barlasın öldüğünü düşünerek yerde ağzından kan gelene kadar çığlık atan Yağmurun her bir yanı hasarlıydı. Kalbi bu acıya dayanamamıştı, ama doktorların fark etmediği bir nokta vardı, yoksa Yağmur uyanabilirdi.
Barlasın hareket ettirdiği işaret parmağının ucunda kim vardı bilinmez, ama o anda Yağmurun kalbi tekrar durmuştu, odaya giren doktorlar ile annesi yere yığılmıştı.
"Acil defibrilatör! Ayarla, hızlı!" Kızın kalbi bu elektrik darbelerinin ilkine asla yanıt vermemişti şimdiye kadar. Ama sırtı yatağa düşer düşmez beli havalanmış ve derin bir nefes almıştı. Tam o sırada acı ile kıvranırken gözlerinden akan yaşlar kendisini yine belli etmişti.
"Hasta, madde kullanıyor olabilir mi? Bakın bu önemli bir şey, aksi takdirde krizlerini önleyemeyeceğim." Polat acı ile ayağa kalkmış ve doktora ilerlemişti.
"Günde bir kere, saat dörtte alıyordu, ve kanser hastasıydı daha önce." Doktor durdukları ile odaya dönerek, Yağmurun el bileklerine ve ayak bileklerine kelepçeler takarak sol göğsünün hemen alet takmıştı.
Aradan geçen iki dakikadan sonra kızın kalbinin normalden yavaş attığını görerek ne kadar kendini tehlikeye atıyor olsa bile, kızın bedenini tekrar örterek Polatın odasına girmiş son çare uzattığı iğneyi almıştı. Barlasa da her gün bunu başka bir doktor yapıyordu, çünkü o da bir bağımlıydı.
Seruma enjekte edilen iğneyi Polata vererek sadece monitöre bakmıştı kadın. Sadece bir dakika sonra kızın kalp atışları normale dönmüştü.
Kadın rahat bir nefes vererek odadan çıkmıştı, Polat ise odada, bir aydır gözünden eksik olmayan göz yaşları ile ağlıyordu.
"Kızım nasıl?" Doktor kadını koltuğa oturtarak derin bir nefes almıştı.
"Kızınız madde krizleri geçiriyormuş, bu çok normal. Uyanmaları da normal, yaşadığı travmanın etkisinde, bu sabaha kadar sıkı bir takipte bulunacağım, umarım, uyanır." Koridordaki herkes derin bir nefes almışlardı, fakat kız hâlâ aynıydı.
Kalbi iyi bir durumdaydı, bilinci de acıktı, peki gözleri neden kapalıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belirsiz
Teen FictionSaatler, dakikalar, günler, haftalar, aylar ve yıllar girmişti araya. İki yıldır ne sesini duymuştum ne de adını. Beni öyle bir karanlığa hapsederek gitmişti ki, kendime gelemiyordum. Konuşmak, duymak, görmek, yaşamak... anlamsız geliyordu. Bir and...