Ö.L.Ü.M. - I

1.3K 46 16
                                    

Saksıdaki Ö.L.Ü.M. Çiçekleri

I

Âşık öldü diye sala verirler. Ölen bedendir, âşıklar ölmez."
Yunus Emre

Öldükten sonra yeniden doğmanın günüydü, bugün.

Gözlerim aynanın aksinden ölü bedenime bakıyordu. Daha bugüne kadar fersiz olan bakışlarımı ve gözaltı morluklarımı az önce birkaç makyaj malzemesi ile kapatmıştım. Tamamen mecburiyettendi. En azından bu durum, dış görünüşümü canlı gösteriyordu.

Üzerime de siyah bir elbise giymiştim. Tıpkı yaşadığım kara günler gibi... Diz kapağımın hafif üzerinde bitiyordu boyu. Yakası omuzlarıma kadar açıktı, kollarının uzunluğu da dirseklerimin hemen altında kalıyordu. Bileğimde de onun hediyesi olan ince bir bileklik, darağacında sallanırcasına takılı duruyordu.

Öyle ruhsuzdum ki, kalbimin attığını dahi hissedemiyordum.

Omuzlarımın üzerine dökülen saçlarıma baktığımda dahi, onun ellerinin izini görsem de hissedemiyordum.

Bahçenin siyah demir kapısının açıldığını ve peş peşe çalınan korna seslerini duydum. Oturup ağlamak istedim, lakin bir ölünün ağlaması kadar imkânsızdı bu isteğim.

Odamın kapısı tıklandı, hemen arkasından da açıldı. Aynanın aksinden baktığımda, "Ömür Hanım," diyerek konuştu Ceyda, bu evin yardımcısıydı. "Geldiler. Hazır mısınız?"

Değilim.

"Geliyorum," dedim, Ceyda'nın güzel gözlerine bakarak.

O, kapıyı kapatıp çıktı. Ben de yerde duran, bantlı siyah ince topuklu ayakkabıları giydim usulca. Gözlerimi yumdum bir kez daha, karanlığımdan kurtulmak istedim sonra. Odadan çıktığımda merdivenlerin başına doğru yürüdüm. O anda aşağıdan gelen sesleri duymaya başladım. Onun sesi hariç bütün sesleri...

"Allah'ım şükürler olsun..." Sumru Hanım'ın sesiydi, oldukça hüzünlü geliyordu. "Sonunda..."

Basamakları sakin bir şekilde inmeye başladım. Bir elim elbisemin eteğinde, diğer elimde tırabzanların üzerindeydi. Ruhsuz olsam da, bayılabilirdim. Ya acıdan ya da acıtandan.

SAKSIDAKİ ÖLÜM ÇİÇEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin