Ö.L.Ü.M. - XI

698 33 10
                                    

Saksıdaki Ö

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Saksıdaki Ö.L.Ü.M. Çiçekleri

XI

"Biz ikimiz! İki müthiş hasret, iki parça can... ve canımda o ölüm namussuzu..."

Ahmed Arif

Aldığım her nefes, ateşte bekletilmiş keskin bir bıçakla kesiliyordu. Tamamlayamadığım her şey, takatimi; ellerimden, tenimden ve en çokta yüreğimden söküyordu. Her bir zerreme kurşunlar dizilmiş de, acının geçmesi için ölmeyi bekliyordum bir an önce. Zira iyileşememek, umutsuzluğumu perçinliyordu.

Şu an üzerine oturduğum kaya parçasının soğukluğu tüm uzuvlarıma yayılmıştı. Kaya parçasıyla bütünleşmiştim, deyim yerindeyse taş kesilmiştim. Esen rüzgârdan birbirine girmiş saçlarım, koca dalgaları takip eden gözlerimin önünde uçuşuyordu.

"Buradan atlasam ölür müyüm?" Merih, uçurumun bir adım gerisinden aşağıya doğru bakarken alaylıydı. Ayakkabısının ucuyla küçük bir taşı uçurumdan aşağıya, denize doğru itekledi. Hemen ardından ıslık çaldı. "Denemekten zeval gelmez gibi, öyle değil mi?"

"Çocuk gibisin," dedim sessizce, biraz da onun gibi alaylı bir sesle.

Merih, şaşkın bir vaziyette kahkaha attı. "Dedi küçük bir kız çocuğu gibi ağlayan şu kadın."

"Ağlamanın yaşı yoktur," diyerek kaşlarımı usulca çattım. Keşke ağlamanın yaşı olsaydı.

Ellerini eşofmanının cebine koyarken bakışlarını bana çevirdi. Suratı durgunlaştı. "Ölümün de yaşı yoktur." İfadesi, sesine de yansımıştı.

Sükût, bedenime yeniden hâkim olmuştu. Bakışlarımı dalgalara sabitledim. Söylediği cümle, sol yanımdaki kenti, köhneleştirmişti.

Saniyeler, kışın ortasında yağan kar taneleri gibi artarken, "Niye dinlemedin onu?" diye sordu.

Geceyi bu uçurum kenarında sabah ederken, sormaya geç bile kaldığı mevzuyu açmıştı sonunda. Merih ile hiçbir münasebetimiz olmamasına rağmen, saatlerdir bir aradaydım onunla. Dün gece benim yıkılmış anlarıma şahit olmuştu, fakat bunu irdelememişti. Üstelik benim yüzümden bir gecesi, gereksiz yere ömründen silinmişti.

"Dinleyecek bir şey yoktu," dedim sessizce.

"Dinlemeden bilemezsin," dedi anında, bakışlarım ona çevrildi, gözlerime baktı. "Dinleyeceksin ki, ondan sonra karar vereceksin."

Merih aramızda olup bitenleri bilmediği için kendince tavsiyelerde bulunuyordu. Kötü bir niyeti olmadığı bariz ortadaydı, fakat bunlar benim için boş bir havuzda yüzmeye çalışmak gibi bir şeydi. "Yeteri kadar dinledim," dedim uzun bir soluk alarak.

SAKSIDAKİ ÖLÜM ÇİÇEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin