Saksıdaki Ö.L.Ü.M. Çiçekleri
III
"Ne varsa harap bir kalpte var!"
Şems-i TebriziZihnimin içinde yaşayan kalbi kırık kadın, eline kalemi alıyor, yazıyor, yazıyor ve yazıyordu. Sonrasında ise kâğıdı yaralıyor, yaralıyor ve yaralıyordu. Yapabildiği tek buydu, zira susuyor, susuyor ve susuyordu.
Hep susuyordum. Şimdi de sustuğum gibi...
Arhan Bey, her zamanki tekli koltuğunda, yanındaki diğer teklide de Lider oturuyordu. Sumru Hanım ile Yeliz Hanım da karşımdaki üçlü koltukta otururlarken yanımda da Narin oturuyordu. Gurur'un nişanlısı Diyar da yemekten hemen sonra gitmişti.
Ceyda çay servisini tamamladığında yanımızdan ayrıldı, onun peşi sırada Gurur telefon görüşmesinin olduğunu söyleyerek bahçeye çıkmıştı.
Lider'i mutfakta bırakmamın ardından iki saat ya geçmişti ya geçmemişti. İçeri döndüğümde ise zaten herkes masadan kalkmıştı. Benim de bir şeyler yemeye iştahım kalmamıştı. Zaten masada da doğru düzgün yediğim söylenemezdi.
Salona geçip oturmamın hemen ardında da Lider gelmişti. Onunla göz göze gelmemek için gözlerimi etrafta bile gezdiremiyordum. Yerde bir noktayı öylece izliyordum.
"Birkaç gün içinde de Doruk gelecek," diye konuştu Yeliz Hanım keyifli bir sesle. Gözlerimi ona çevirdiğimde Lider'e baktığını gördüm. "Bu sabah arayınca söyledi. Bana da sürpriz oldu."
"Okulu bitti, değil mi?" diye soran kişi Lider'di. Öylesine sorduğu belliydi, zira sesinde meraka dair bir emare yoktu.
Yeliz Hanım, gülümseyerek başını salladı. "Çok şükür, bitti."
"Gelsin artık," dedi Arhan Bey de gülümseyerek. "Kaç yıldır gurbette. Özletti kendini. Okumaya diye gönderdik, tatillerde bile gelmedi."
"Sen onu bir de bana sor abi..." Yeliz Hanım'ın oğluna hasreti sesinden de hissedilebiliyordu. "Görüntülü konuşmak da yetmiyordu ki."
"Hasreti sorgulamayalım bence," diye konuştu Sumru Hanım. Çünkü neyi kastettiği belliydi. "Doruk'u özlediğiniz zaman anında ulaşabiliyordunuz. Ama..." Bakışları oğluna kaydı. Son cümlesi de bir annenin bakışlarıyla tamamlandı.
Doruk, eğitimi için buralardan uzak kalmıştı. Ona duyulan hasretin ardında gurur ve mutluluk vardı. Görüntülü sohbetle hasretleri az da olsun diniyordu, telefondaki sesi bile yetiyordu.
Lider, işlediği bir suç yüzünden yuvasından ayrıydı. Ona duyulan hasretin ardında da ne gurur ne de mutluluk vardı. Zor da olsa avukat aracılığıyla görüşmeler ayarlanıyordu.
Tüm bunlara rağmen, Doruk'un eğitimi bu evde fazla umursanmıyordu, Lider'in işlediği suçu görmezlikten gelmelerinde de üstlerine yoktu.
"Ömür?" diye seslendi Yeliz Hanım. Gözlerimi ona çevirdiğimde, "Miden bugün nasıl oldu canım?" diye sordu. Aradaki gerginliği dağıtmak için sorulan bir soruydu bu. "Gerçi hapların faydası düne nazaran bugün belli olmuştur."
"Bugün daha iyiyim." Hafifçe tebessüm ettim. "Teşekkür ederim."
O an bakışlarım istemsizce Lider'e çevrildi. Onun da bana bakıyor olduğunu gördüm. Dirseğini koltuğun kenarına dayamış, avuç içine de yanağını yaslamıştı. Yorgun ve hasretle tutuşan hareleri üzerimde dalıp gitmişti. Göz göze geldiğimizde, "Midene ne oldu?" diye sordu, çehresi gibi sesi de yorgundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKSIDAKİ ÖLÜM ÇİÇEKLERİ
Teen Fiction"Ne istiyorsun?" sorusu bir fısıltıdan ibaret döküldü dudaklarımdan. "Bu geceyi bana vermeni istiyorum," dedi pürüzlü bir sesle. "Uyuyamadığım tüm gecelere inat, ruhumu iyileştirmeni istiyorum."