Ö.L.Ü.M. - XXV

320 17 12
                                    

SAKSIDAKİ ÖLÜM ÇİÇEKLERİ

XXV

"Çekemezsen gülün nazını, ne dikene dokun ne gülü incit. Cesaretin yoksa sahrada mecnun olmaya, ne Leyla'yı çağır ne çölü incit."

Âşık Hüdai

İnsanın içinin içine sığmaması, sadece mutluluktan mı olurdu? Zira yerimde duramıyor, odanın içinde cirit atıyordum. Günler geçtikçe, geçmişi ardımızda bırakamayışımızın yükü yetmezmiş gibi bir de en fenası olan kıyameti bekliyorduk. O gün geldiğinde darmaduman olacaktık ve aslında emindim ki o gün hiç uzak değildi.

Bakışlarım odanın içinde gezinirken, sadece baktığımı sanıyordum ki gördüğümü fark etmemle zihnim kendine geldi. Adımlarım komodine doğru ilerlediğinde yatağın kenarına oturdum. Ağır bir şekilde çekmeceye uzanırken ve açarken nefesimi tutmuş gibiydim. Gözlerimin önüne kırmızı bir kutu düştü. Seneler önce tüm umudum tükendiğinde, parmağımdaki yüzüğü çıkarıp ait olduğu yer burasıymışçasına kutusunun içine bırakmıştım.

Parmaklarımla kavradığımda kutuyu usulca açmamla içinin bomboş olduğunu gördüm. Yüzük neredeydi? Lider almış olabilir miydi? Belki o da artık bir umut kalmadığını anlayarak yüzüğü atmayı seçmişti.

Ne zaman odanın kapısı çaldı, o zaman büyük bir hevesle arkamı döndüm. Açılan kapının ardında Narin'i gördüğümde, yüzümün asılmasının sebebi aslında onunla ilgili değildi. Beklediğim biri yoktu benim. Sadece içimdeki taşan volkanı durdurup dindirebilecek bir şey arayışında hissetmiştim kendimi. Bazen genç bir kız gibi böyle duygulara kapıldığımı fark ediyordum ve bu farkındalığımı da hep kısa tutuyordum.

"Gelebilir miyim?" diye sorduğunda sesindeki çekingenliği gördüm Narin'in.

Ağır bir şekilde başımı sallayarak Narin'i içeriye buyur ettim. Kapıyı arkasından kapattığında odanın ortasına doğru ilerledi ve ellerini önünde birleştirerek tam karşımda durdu. Gözlerini gözlerimde sabit tutamıyor, yanak içi etini yiyordu.

"Özür dilerim."

Dudaklarından dökülen bu iki kelimeyi asla hak etmediğimi biliyordum.

"Özür dileme," dedim anında konuşarak.

Bana doğru yaklaştığında mahcup bir şekilde, "Ömür yenge valla özür dilerim," dedi hüzünlü bir sesle ve sesi de yüzüne ayna tuttuğunda. "Haklısın, yani, ne desen ne yapsan... Gerçekten çok özür dilerim. Bunu senden gizlemek affedilebilecek bir şey değil, ama beni ne olur affet. Sen yüzüme bakmadıkça ben çok kötü oluyorum. Ve lütfen, sen de beni anla. Bana ne söyledilerse ben de onu yaptım."

SAKSIDAKİ ÖLÜM ÇİÇEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin