Saksıdaki Ö.L.Ü.M. Çiçekleri
IV
"Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını."
Cemal Süreya"Sen ne dersen de," dedim sessizce. "Sözlerinin kimse de bir tesiri yok."
Kırık bir umut belirdi suratında. "Sen de?"
Bakışlarımı kaçırdım. "Bunun da bir önemi yok."
Ayağa kalktığımda giysi dolabına doğru ilerledim. Aynalı kapağı açtım ve raflardan pijamalarımı ellerime aldım. Kapağı kapattığım anda aynanın aksinden hemen arkamda duran buz mavisi gözlerin sahibiyle karşılaştım. Bakışları saçlarımın üzerindeydi.
Bana doğru yaklaştı. Göğsü sırtıma dokunduğunda kırık dökük bakan gözlerinden çektim bakışlarımı. Yumdum gözlerimi, o karanlığa girdim yine.
Burnunu saçlarımda hissettiğimde derince soludu. Ellerini belimden karnımın üzerine sardığında beni kendine hapsetmiş gibiydi. İtiraf etmesi güç olan bir şey vardı içimde, haykırıyordu yüreğime. Sen de onu özledin Ömür diye...
En fenası da karnımın üzerine bastırdığı avuçlarının titrediğini hissediyor oluşumdu. Orada, ona ait bir şeyin olduğunu hatırlamıştı. Tabii bu yıllar önceki bir durumdu. Acaba hiç unutmuş muydu?
"Ömür ben nefes alamıyorum," dedi aniden, sesi ağlamaklı çıkarken. "Yemin ederim ben nefes alamıyorum."
Yıllardır tanıdığım adamın sesini bu şekilde ilk defa duymamla boğazımdaki yumru yaktı beni. Gözlerimi açtığımda ikimize baktım. O da kapalı gözlerini açtığında aynadan gözlerime baktı. Buz mavisi gözlerinin çevresinde kızarıklar oluşmuştu.
"En azından hayattasın," dedim kuru bir sesle. Acı dolu bir tebessüm filizlendi suratımda. "Bak bana, üzerime toprak attınız, yaşamama izin vermediniz." Zorlukla yutkundum. "Bana bunu siz yaptınız."
Ondan ayrılmak istedim, fark etti ve zorluk çıkarmadı. Ancak avuçlarında hissetmek istediği candan kopmaya niyeti var sayılmazdı. Ona doğru usulca döndüm. Kokusu ne ara yayılmıştı buraya? Burnum sızlamaz umarım, yeri de değil sırası da...
"Bitti artık," dedim sessizce, güçsüzce. Gözlerindeki çaresizliği görebiliyordum. "Sen zindandan kurtuldun, ben de bana çatı olamayan yuvandan."
"İzin vermem," dedi haykırmak ister gibiydi, fakat fısıltıdan halliceydi diklenişi. Elimi tutup sol göğsünün üzerine bastırdı. "Bak buraya!" Suratını bana biraz daha yaklaştırdı. "Seni görünce deli gibi atıyor, Ömür! Hep sana attı, durmaz ki şimdi... Nasıl dursun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKSIDAKİ ÖLÜM ÇİÇEKLERİ
Teen Fiction"Ne istiyorsun?" sorusu bir fısıltıdan ibaret döküldü dudaklarımdan. "Bu geceyi bana vermeni istiyorum," dedi pürüzlü bir sesle. "Uyuyamadığım tüm gecelere inat, ruhumu iyileştirmeni istiyorum."