Ö.L.Ü.M. - XVI

483 36 39
                                    

SAKSIDAKİ Ö.L.Ü.M. ÇİÇEKLERİ

XVI

"Ve son sözü hep alın yazısı söyler."

Sezai Karakoç

Unutmam mümkün değildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Unutmam mümkün değildi.

O kısacık zaman dilimine o kadar çok şey sığdırmıştık ki iyisiyle kötüsüyle hafızamıza kazınmıştı.

2016 yılının soğuk Mart ayında, ciddi anlamda kapıdan baktırdığı günlerde, evimdeydim. Lider ile yollarımız kesişeli daha yirmi gün olmuştu, lakin başımı yastığa ne zaman koysam düşlerime onu ortak etmeden edemiyordum. O da beni görmek istediğini her seferinde, her gece vaktinin belli bir saatinde odamın penceresini tıklatarak belli ediyordu. Kimse görmesin diye yaptığımız kısacık sohbet bizi tatmin ediyordu o zamanlar. Gitmesi için yalvarırdım, kalbim her ne kadar tersini gösterse de... Zor giderdi, ama giderdi, yine geleceğini söylemeden gitmezdi tabi.

On dokuz yaşımın toyluğu, korkumu bastırıyordu belki de. Çünkü onun evime gelişlerini durdurmak için çaba sarf etmemiştim. Eğer onunla daha gerçekçi konuşsaydım gizli gizli gelmeyi bırakırdı. Bıraksaydı o gece komşuya yakalanmazdık ve bu mesele babamın kulağına gitmezdi.

O birkaç gün içinde öyle çok dillendirilmeye başlanmıştı ki bu durum, ahlaksız bir şey yapmışız muamelesine maruz kalmıştım. Sadece penceremin önüne geliyordu, sarılıyorduk, sohbet ediyorduk, ilerisini yaşamamıştık ki hiç...

Annem bana inandığını ve güvendiğini söylerdi bu mevzu ortalıkta gezinirken. Babam... O bir şey söylememişti, sadece bana karşı çok öfkeliydi. Konuşmuyordu, yüzüme bile bakmıyordu. Anneme, "Yüzümü yere eğdirdi," dediğini duymuştum sadece. Odamdan çıkmıyordum, ağlıyordum. El âlem susmuyordu. İşte bu beni kanser ediyordu.

On dokuz yaşımdayken önemli bir husustu; aynı sofraya bile oturmadığım insanların lafları. Şimdi yirmi dört yaşındaydım ve el âlem benim için varlığı ya da yokluğu belli olmayan kişilerin oluşturduğu gruptu.

Bazı şeyleri akıl etmek için yaş almak değil, yaşanmışlıkları gözden geçirmek gerekliydi.

Ailem baskıcı değildi, ama yaşadığımız mahallenin ortamı, onları buna itiyordu.

Annem, benimle konuşur nasihat verirdi. Yanımda olduğunu hep gösterirdi. El âlem de sussun diye benim bu gizli saklı ilişkime bir ad koymanın gerekli olduğunu vurgulardı.

SAKSIDAKİ ÖLÜM ÇİÇEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin