Hoş geldin Nisan ayı, hoş geldin mis kokulu bahar! Veee en çok da siz hoş geldiniz benim bebek okurlarım!
Keyifler nasıl? Yerinde mi? Ramazan ayını da bitirdik sayılır valla, helal olsun bize.
Beklediğiniz bir misafir vardı, 24. bölümde artık evimize alayım dedim. Okuyunca göreceksiniz ve bakalım sevecek misiniz?
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. Ben sizin için uğraşıyorum, ama gerçekten de karşılığını alamıyorum. Beni de takip edin, panoda konuşalım. İsteyen olursa özelden de konuşabiliriz. Karakterler ve kurgu hakkında ne düşünüyorsunuz merak ediyorum.
Ben yine aranızdan beş kişi seçtim. Bu bölümü de onlara ithaf ediyorum.
🪴
SAKSIDAKİ ÖLÜM ÇİÇEKLERİXXIV
"Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, sakın pes etme! Çünkü işte orası, gidişatın değişeceği yer ve zamandır."
Mevlana
Şu kısacık ömrümüzde başımıza gelen dertlerin yükünü zor taşırken, daha ne göreceğiz diye isyan ederken, yenileri ekleniyordu hayatımıza. Her biri zor geliyordu ve kolay olan tek şey; isyan etmek oluyordu, hem de pervasızca.
Yanlış.
Bazen isyan etmek de zordu. Dile gelmesi, dilden gitmesi, yüreğin dağlanması, yürek dağlama... Bunları yaşarken kolay mıydı isyan etmek de? Olmazdı öyle.
Gecenin yükü sırtıma binmişti.
Doktor Nevzat Bey, üst kattaki çalışma odasında Sumru Hanım ve Arhan Bey ile konuşuyordu. Ne konuştuklarını duymasam da biliyordum. Lider'e sakinleştirici yapmıştı, onun da etkisi Lider'e uyku olarak dönmüştü. Gurur her ihtimale karşı abisinin başında bekliyordu. Narin, odasına çekilmiş; bense salondaki yalnızlığımla oturuyor, kara kara düşünüyordum.
Ne olacaktı böyle?
İnsan hayatı uzun bir yoldan oluşuyorsa eğer, bizim gittiğimiz yol sayısız engellerle doluydu. Ve bizim de o engelleri aştığımızı söylemek, yalan olurdu.
İçim kupkuruydu, hem gerçek hem mecaz olarak. Susadığımı hissettiğimde, koltuktan kalkıp mutfağa geçmek üzereydim ki merdivenlere çevrildi bakışlarım.
"Bu meseleler kaçak göçek çözülmez," dedi Nevzat Bey. Elini Arhan Bey'in omzuna atmıştı. "Dostluğumuzun hatırına buradayım, sen de biliyorsun."
"Biliyorum Nevzat," dedi Arhan Bey, yorgun ve keyifsiz bir şekilde. "Allah senden razı olsun. Ama ne yapayım? Ben oğlumun yeniden o parmaklıkların arasına girmesine müsaade edemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKSIDAKİ ÖLÜM ÇİÇEKLERİ
Teen Fiction"Ne istiyorsun?" sorusu bir fısıltıdan ibaret döküldü dudaklarımdan. "Bu geceyi bana vermeni istiyorum," dedi pürüzlü bir sesle. "Uyuyamadığım tüm gecelere inat, ruhumu iyileştirmeni istiyorum."